Gönderi

Kant ayrıca, ahlakı mutluluk üzerine kurmakla ilgili ikinci bir problem daha tespit eder: İnsanların, onları mutlu edecek olan mutlak bilgiye sahip olması olanaksızdır. Kant şöyle söyler: “Mutluluk kavramı, her insan ona ulaşmayı bekliyor olsa da belirsiz bir kavramdır. Hiç kimse, kesin ve sürekli olarak, gerçekten ne arzuladığını ve istediğini söyleyemez.” Kant, servet ve maddi kazanç arzulayan bir kişinin, kıskançlık, huzursuzluk ve açgözlülük gibi olumsuz duygulara yenik düşerek mutsuz olması olasılığını örnek verir. Benzer şekilde, bilgi arayışı, eğer bu bilgi üzücü ve yıkıcıysa mutluluk getirmeyebilir; bir başka deyişle, bilmediğimiz şey canımızı da acıtmaz. Akıl sahibi varlığın mutluluğunu hangi eylemin kesin ve evrensel biçimde belirleyeceği problemi tamamen çözümsüz olduğu için, bizi neyin gerçekten mutlu edeceği sorusu, Kant’ın mutluluk temelli ahlakı eleştirmesinin temel noktasıdır. Kant’ın düşüncesinde “mutluluk aklın değil hayal gücünün bir idealidir.” Ya da diğer bir deyişle, biz akıp giden zamanın içinde, yalnızca mutluluğa ulaşmak için neye ihtiyacımız olduğunu düşünürüz; halbuki daha iyi eğitilmiş bir akıl, bilinçli olarak gerçek doygunluktan uzaklaşmış, yaşamdan keyif almakla ve mutlulukla meşguldür. Bizi neyin mutlu edeceğini düşünmekle oyalanırken, mutluluk elimizden kayıp gider.
·
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.