Anti-Ödipus'u iki kişi yazdık. Her birimiz birkaç kişi olduğumuzdan zaten çok kalabalıktık. Bu kitapta bize en yakın ve en uzak olan her şeyi kullandık. Kendimizi tanınmaz hale getirmek için sağa sola akıllıca takma adlar serpiştirdik. Peki neden kendi adlarımızı kullanmaya devam ettik? Alışkanlıktan, sırf alışkanlıktan. Sırası geldiğinde kendimizi tanınmaz hale getirmek için. Kendimizi değil, bizi harekete geçiren, bize bir şeyler hissettiren ya da düşündüren şeyleri algılanamaz hale getirmek için. Ve aynı zamanda herkes gibi konuşmak ve güneşin doğduğunu söylemek, herkes bunun bir konuşma şekli olduğunu bilse bile güzel olduğu için. Artık ben diyemediğimiz bir noktaya değil, artık ben deyip dememenin önemli olmadığı bir noktaya ulaşmak için. Artık kendimiz değiliz. Herkes kendi payına düşeni bilecek. Yardım aldık, esinlendik, çoğaldık..