Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şimdi ben de burada, Girit'in bu kıyısında dedemin merakını sürdürüyorum. Ben de sanki fenerle aramışım gibi, bir konuk bulmuştum; şimdi gitmesine izin vermiyorum, bana bir yemekten fazlasına mal oluyor ama, değer! Her akşam işten çıkmasını bekliyor, onu karşıma oturtuyorum; yemek yiyoruz, hesap zamanı geliyor: "Söyle!" diyorum, sonra pipomu içerek dinliyorum; bu konuk, yeryüzünü, insan ruhunu çok dolaşmış, onu dinlemeğe doyamıyorum. "Söyle Zorba, söyle!" Zorba, her akşam beni Yunanistan'da, Bulgaristan'da, İstanbul'da gezdiriyor, ben de gözlerimi yumup seyrediyorum. Şu karışık sorunları olan, çok çekmiş Balkanlar'ı dolaşmış, küçük gözleri, hepsini şahin gibi hızlı ve keskin bakışlarla süzüp geçmiş. İkide bir gözlerini yumruklaştırıyor, bizim alıştığımız ve önem vermeden geçtiğimiz şeyler, Zorba'nın önünde korkunç sırlar gibi dikiliyor. O gene bir kadını görünce ürpererek durur, "Ne sırdır bu?" diye sorar. "Kadın ne demektir, neden böyle beynimizin vidalarını laçka ediyor? Söyler misin bana, nedir bu?" Bir adama, çiçek açmış bir ağaca, bir bardak serin suya da bakarak aynı biçimde gözlerini yumuklaştırıp sorar. Zorba her şeyi, her gün ilk kez görmektedir.
Sayfa 60 - Can YayınlarıKitabı okudu
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.