Gönderi

Biz de Ankaralı olmaya hazırlandık, Evimizin arka tarafında geniş, boş arsalar vardı. Ankara'ya gelen köylülerin bir kısmı burada açıkta yaşarlardı, hayvanları ve çoluk çocuklarıyle beraber. Hayvanları bir kenara bağlıyor, yere yırtık pırtık bir şeyler açıyor, günü geceyi onların üzerinde geçiriyorlardı. Köylülerin arabaları ve hayvanlarıyle şehre girmeleri yasak edilmişti. Üstleri başları yamadan görünmüyor, renkleri topraktan ve kilden anlaşılmıyordu. Yaşayışları fakirce olmaktan da aşağıydı. Hani istatistiklerde asgari yaşayış seviyesi diye bir deyim vardır. Bunlar bu yaşayış seviyesinin de altındaydılar. Eğer buna yaşamak demek doğruysa... Arada sırada yanlarına giderdim. Başka bir dünyadan gelmiş yaratıklar gibiydiler. Ben sefaletin bu kadar koyusunu, bu kadar elle tutulanını görmemiştim. Oysa, bu büyük kurtuluş savaşını onlar yaşamışlardı. Şu yırtık kirli paçavralar içinde vücutlarını örtmeye çalışan kadınlar, cepheye sırtlarında mermi taşımışlardı. Anadolu'nun kesin gerçeği buydu.
Sayfa 116Kitabı okudu
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.