Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Zaman,savaş sonrası başrolde yine Torino. Bu kez Torino'dan genç kızken ayrılıp Roma'ya yerleşen orada başarıyı ve maddi zenginliği yakalayan Clelia'nın doğduğu kente dönüş hikayesine tanık oluyoruz. Bireyin topluma ve geçmişine yabancılaştığını en güzel anlatan örneklerden biridir çocukluk kentlerine dönmek. Clelia'nın kişisel öyküsünde; özendiği burjuva toplumunun bir üyesi olarak görürüz onu.Artık varlıklı bir kadındır ve Torino'da bir moda evi açmıştır. Fakat savaş sonrası Torino ile çocukluğunun Torino'su el ele vermekte gecikmez ve Clelia'yı derin bir sorgulamaya sürükler. Torino gecesi ve gündüzü farklı iki yüzlü yaşamıyla Clelia'nın çevresindekilerinin yansımasıdır. Clelia, herkesin herkesi tanıdığı, utanmadan, en ufak bir anlayış göstermeden dedikodu yapılan sözüm ona eğlenceli akşamlarda çevresindeki kadınların mutluluk arayışına anlam vermeye çalışır. Bu tavır Pavese'nin sıkça yaşadığı yabancılığa göndermedir. Ancak bu kadınlardan özellikle birine, Clelia gibi Pavese'nin ikincil sesi olduğunu fark ettiğimiz Rosette'ye de odaklar okuru. Moda evinin renkli payetlerinin ve şıklığının arkasında kasvetli gerilimli sıkıcı diyaloglar aslında tam da romanın ruhuna yakışır vaziyette. Son olarak denilebilir ki Pavese'nin; Clelia ve Rosette arasında pay ettiği kişisel bakışının Rosette'den yana güç kazandığını "Artık sabahı da kaplıyor acı!" notuyla kısa bir süre sonra anlayacaktır yakın çevresi. Eserlerinde ölümünün provasını yaptığını ... DİPÇE 2: Sıradan hatta sıkıcı diyaloglarla biçimlenmiş bu üç roman birçok okur tarafından sevilmemiş. Ergen kızların, erkeklerin ve bir biçimde olgunlaşan bireylerin yaşadıkları toplumun ve zamanın olanakları dahilinde yaşama tutunma ve onu anlamlandırma süreçlerini yine gündelik telaş içinde anlatması bence bu eserlerin sıçrama noktaları. Değil midir ki kasvetin kök saldığı anlar, bir şeyleri anlamlandıramadığımız anlardır. Adı konmuş her şey daha kolay daha kabullenir değil mi? Pavese de bunu yapıyor adı konmayan ama var olduğunu bildiğimiz o rahatsızlık hissinin peşine düşüyor. Bu nedenle spesifik bir olay bir konu bırakamıyor okurun eline ve anlatımdaki kopuklukları da bağlamıyor çoğu kez. Bu tavrını okura açtığı alana, onu kendi bilinmezlikleriyle tanıştırmaya bir davet olarak algılıyorum ve her defasında Pavese'nin gözüyle çıktığım yolculukta, ünsiyet kurduğum her şeyin gizlenmiş yönleriyle yüzleşiyorum. Pavese bireyin kaybolduğu gündelik yaşamın ardındaki hüznün, elini kolunu nasıl bağladığına sona nasıl sürüklendiğine ve edimsizliğine takılı kalıyor. Tıpkı Clelina'nın, Rosette'nin yaklaşan sonunu sadece seyretmesi gibi.. Ve kendisinin de Rosette gibi gittiği sona kimsenin müdahale etmediğini edemeyeceğini haykırır gibi...
Yalnız Kadınlar Arasında
Yalnız Kadınlar ArasındaCesare Pavese · Can Yayınları · 20181,587 okunma
··
255 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.