Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Belirli gün ve haftalar
Ben ilkokula giderken, Belirli Gün ve Haftalar diye bir okul kitabımız vardı. Hatta okulda bunun kolu bile vardı, bir kere yardımcısı seçildim. Kimse ne iş yapmamız gerektiğinden bahsetmediği için o kolun ne işe yaradığını hiçbir zaman öğrenemedim; tıpkı diğer kolların ne işe yaradığını öğrenemediğim gibi. Bazı belirli gün ve haftalarda öğretmen şiir veya kompozisyon isterdi. Bu kitap da o anlarda imdada yetişirdi. Kutlayacağımız gün de, nasıl kutlayacağımız da, o gün hakkında nasıl hissetmemiz gerektiği de belirliydi yani. Herkes kitaptaki şiirlerden birini yazar, öğretmen de yazılan şiirin öğrencinin özgün düşünceleri olduğuna ‘inanıp’ pek iyi verirdi. Çanakkale zaferinin müfredattaki yeri bile 18 Mart’a denk gelecek şekilde hazırlanırdı, 19 Mart'tan itibaren kimse Çanakkale zaferinden bahsetmezdi. Hiçbir anne, Temmuz ayının dördüncü Pazar’ında çiçek beklemezdi, o hakları Mayıs'ın ikinci Pazar’ıyla sınırlıydı. Bir de babalar günü var bir yerlerde, babalar dahil kimsenin çok da şey yapmadığı. Yerli malı haftasında marketten en pahalı dondurmayı getiren kral olurdu; ‘bir daha yapma, bu yerli malı haftası’ ikazı yapılırdı, dondurma kaşıklanırken. Trafik haftasında bir eğitim parkuruna götürürlerdi bizi, herkes arabalara binip birbirini ezmeye çalışırdı. 1-7 Mart deprem haftasıymış şimdi baktım; deprem tatbikatı yapılırdı okullarda. Bizde de yapılırdı, ‘Bu engelli, bununla uğraşmayalım’ diye beni sınıfta bırakmışlardı bir tatbikatta. Depremde gözden çıkarılacaklar listesinde ilk sıradaydım yani, öyle severlerdi beni. 3 Aralık'ta engelliler günü storysi atmayı ihmal etmeyiz hiçbirimiz; ama 4 Aralık'ta asansör kapmaca, doktor kuyruğunda öne geçmece oynarız aynı engelliyle. Müfettiş geleceği önceden haber verilen bir ortamda bütün tatbikatlar yalandır. Çünkü ‘mış gibi’ yapmak sıkıcıdır. Trafik kurallarını öğretecekmiş gibi yapmak, depreme hazırlığı öğretiyormuş gibi yapmak. Orada kimsenin depreme hazırlık, trafik kuralları gibi dertleri yoktur, sıfatı öğretmen olanlar dahil. Müfredatta vardır, mecburen yapılır. Bir şeye gün atfedildiği anda, o şeyin artık eskisi kadar önemli olmadığını anlıyorum. Çünkü olayları belirli günlere hapsedince önemleri yitirilir. Anması/kutlaması/etkinliği yapılıp aradan çıkarılması gereken yüklere dönüşür hadiseler. Ebeveyne çiçek almak otomatik bir eyleme dönüşür. Yerli malı haftası, ithal dondurma yenerek kutlanır hâle gelir. 19 Mayıs provalarına katılmak, öğrencilerin büyük çoğunluğu için dersten yok yazılmadan kaçma aracıdır. Kimse birinin 9 Nisan’da çıkıp 6 Şubat depremlerinden bahsetmesini beklemez, çünkü onun zamanı 6 Şubat’tır. İki hafta önce tüm haber bültenlerinde ağdalı müzikler eşliğinde deprem görüntüleri vardı, dün peluş ayı kostümü giyip çete baskını yapan polis haberini izledim. Filistin haberleri yok denecek kadar azaldı. Arakan’ı, Doğu Türkistan’ı konuşmayı bırakalı asır oldu. Instagram da bu gündem değiştirme oyununu körüklemenin öncü aracı. O gün için gündem olan üzücü bir olay story olarak atılıyor, arkasından beş tane komikli story. 24 saat sonra üzücü olay story listesinden siliniyor, komikli storylerle baş başa kalıyoruz. Ta ki o olayla ilgili yeni bir gelişme olana kadar. Gelişme üç günde de olabilir, üç ayda da. Hiçbir gelişme olmazsa, olayın sene-i devriyesinde bir story daha atıveririz. Her kadın cinayetinde bir haber yapılıp, storyler atılıp, arkasından beş komikli story, iki trajikomik haber verilip geçiliyor; bir başka cinayete kadar. Şehitleri anmanın kaç gün süreceği şehit sayısıyla doğru orantılı. ‘Unutmayacağız’ beylik laf, unutacağız. Unutmazsa insan yaşayamaz. Mühim olan unutmamak değil, hatırlamak. Sadece belirli gün ve haftalarda hatırlamak değil, durup dururken hatırlamak; ezberlenmemiş, otomatikleşmemiş anlarda hatırlamak ve hatırlatmak.
··
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.