Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
youtu.be/XOi09JYMB7E Burukluk. E. M. Cioran'dan okuduğum 4. kitap. Burukluk, 110 sayfalık felsefi bir deneme kitabıdır. Burukluk'ta; aşk, bilim, bunaltı, düşünce, düşünmek, felsefe, filozof, ıstırap, insan, intihar, hor görü, kitap, kuşku, modernizm, mutluluk, nihilizm, okur, ölüm, pskikanaliz, sanat, saplantı, sıkıntı, şair, şiir, tereddüt, uyumsuzluk, ümitsizlik, yalnızlık, yaşam ve zihin gibi temalarda yoğun aforizmalar ve felsefi metinler yer alıyor. Bu kitabı tek bir cümle ile ifade etmek istiyorum: Kalem bitirten beyin yakan muhteşem bir kitap. Kitaptan bazı alıntılar: Kararsızlar okulunda yetişip parça ile ize tapan bizler, yalnızca vakaların önem taşıdığı klinik bir zamana aidiz (9). Ahmaklıkta, daha iyi yönlendirilmiş olsa şaheserleri külliyen birkaç misline çıkartabilecek bir ciddiyet vardır (9). Kendimiz hakkındaki şüphelerimiz olmasa, kuşkuculuğumuz hükümsüzleşir, genelgeçer endişe, felsefi doktrin olurdu (9). Bir virgül için ölünen bir dünya düşlüyorum (10). Kesinliklerle, hiçbir üsluba varılmaz: iyi söyleme tasası, bir imanın içinde uykuya dalamayanlara vergidir (10). Aşka, hırsa, topluma sırt çevirenlerden kendinizi sakınınız. Vazgeçmiş olmanın intikamını alacaklardır (10). Fikirler tarihi, yalnızların kininin tarihidir (10). Aforizmayı sadece, kelimelerin ortasında duyulan korkuyu, o bütün kelimelerle birlikte çökme korkusunu yaşamış olanlar iş edinir (12). "Derin" olmak kolaydır: kendimizi kusurlarımızın içinde boğulmaya bırakalım yeter (13). Her kelime canımı yakıyor. Halbuki çiçeklerin ölüm üzerine gevezelik edişini duymak ne tatlı olurdu (13). Romantikler son intihar uzmanlarıdır. Onlardan beri baştan savma intihar edilir olmuştur. Kalitesini iyileştirmek için yeni bir çağ bunalımına büyük ihtiyacımız var (13). Her şeyi yıktıktan sonra kendini de yıkmayan bir kitap, bizi beyhude yere azdırmış olurdu (14). Sayıklamanın hegemonyasını ilan eden birden fazla alamet var (14). Istırap çeken her Batılı, bankada hesabı olan bir Dostoyevski kahramanını düşündürür (14). Bir eserin dayanmasını sağlayan, eskimesine engel olan şey acımasızlığıdır (15). Tenin yenilgilerinden esas çıkar sağlayan Ruh'tur. Tenin sırtından zenginleşir, teni talan eder, acılarına sevinir; haydutlukla geçinir. -Uygarlık, servetini bir eşkıyanın marifetlerine borçludur (16). Edebiyat âleminden daha sahte bir âlem, ya da edebiyatçı kadar gerçeklik'ten yoksun bir insan hayal etmek güçtür (17). İleride biyografisini yazacak birinin çıkması ihtimalinin, kimseyi bir hayatı olmaktan vazgeçirmemiş olması inanılmazdır (18). Özü gereği sözü uzatan edebiyat, söz bolluğuyla kelime kanseriyle geçinir (19). Karanlık ruhunuzda size berraklık musallat oluyorsa Edebiyat'la uğraşmayın. Arkanızda sadece anlaşılır iç çekişler, kendiniz olmayı reddedişinizin zavallı kırıntılarını bırakırsınız (20). Kuşkuculuk kaygının zarafetidir (21). Modern olmak, Devasızlık içinde şunun bunun ucundan tutmaktır (21). Her düşünce, bir tebessümün yıkıntısını andırmalıdır (22). Fikirlere bunca yürek temizliğiyle inanmamız, onları tasarlayanların memeli olduğunu unutmamızdandır (22). Şiir adına layık bir şiir, kader tecrübesiyle başlar. Bir tek kötü şairler özgürdür (23). Ötekileri bizden daha mutlu olmalarından dolayı cezalandırmak için, onlara bunaltılarımızı aşılarız (23). Hepimiz soytarıyız: Sorunlarımızdan sonra da hayatta kalırız (24). İçimize işlemiş olan bir bunaltı vardır ki bizim için bilim ve önsezinin yerini tutar (25). Felsefenin kabahati, fazla tahammül edilir olmasıdır (26). Bilime itiraz: Bu dünya, bilinmeye layık değil (27). Saplantılı olanlar için hiç tercih hakkı yoktur (27). Özgürlük mü? Afiyeti yerinde olanların safsatası (27). Bir fikri derinleştirmek ona halel getirmektir: efsununu, hatta hayatını elinden almaktır (28). İçimizde doğan her fikirle içimizdeki bir şeyler çürür (29). Gerçek bende nefes darlığı yapıyor (30). Muhtaçlıktan gelen samimiyetsizlik, zekayı tahrik eder (31). Bir ağacın gülümsemesine karşılık, bütün korkularımdan yüz çevirirdim (34). Gecelerle yüklü damarlarınla, insanların arasında sirkin ortasında bir mezar taşı kadar yerin yok (35). Kan kanseri, Tanrı'nın çiçek açtığı bahçedir (36). Sıkıntı, nüve hâlindeki bunaltıdır; kasvet ise hülyalı bir nefret (36). Melankolisiz bir dünyada bülbüller geğirmeye başlardı (37). Biri, olur olmaz yerde "hayat" kelimesini mi kullanıyor? Bilin ki hastadır (37). Zamana gösterdiğimiz ilgi, bir Tamiri İmkânsızlık züppeliğinden kaynaklanır (37). Er ya da geç, her arzu, bezginliğine rastlamalıdır: hakikatine (38). Ayakta bir karar alırım; uzanırım ve iptal ederim (39). Sevinci mahveden şey, temelsizliğidir; bir de öte yanda, hıncın mantığını seyreyleyiniz (40). Günler arasında, kaldırımsız bir dünyada bir orospu gibi sürtüyorum (40). Bütün sular gark olma rengidir (41). Hazların aksine, acılar doygunluğa ulaştırmaz. Biraz olsun bıkkın olan hiçbir cüzzamlı yoktur (41). Yataklarına, ve de Mutlağa, perçinlenmiş bir halde, tüm şeyler hakkında ne kadar çok şey biliyorlardır! Fakat ben onlara ancak uyuşukluğun maharetleriyle yaklaşırım, sabah keyfindeki geviş getirmelerle (42). Ümitsizlik, mutsuzluğun perçemidir; bir kışkırtma biçimi, boşboğaz devirler için bir felsefedir (42). Batı boş yere geçmişine layık bir can çekişme biçimi aranıyor (43). Bugünün her vatandaşının içinde müstakbel bir evsiz barksız yabancı yatmaktadır (44). Batı mı? Yarını olmayan bir mümkün (49). Sanat, aşk, din, savaş - bu konularda, artık bunlara inanamayacak kadar çok şey biliyoruz (49). Kendini çekilmez kılmayı bilmeyen kimse yalnızlığına göz kulak olamaz (52). Sadece, canım isteyince ölmek elimde olduğu için yaşıyorum: İntihar fikri olmasa, kendimi çoktan öldürmüş olurdum (52). Düşmanlarımızı seçmeyi bırakıp elimizin altındakilerle yetinmeye başladığımız zaman artık genç değiliz demektir (53). Öyle bir hayran olma kapasitesiyle doğarız ki başka on gezegen bunu tüketemezdi, yeryüzü bu işi tek başına başarır (54). Avamı, hayal kırıklığına uğramayı reddedişi kadar hiçbir şey ele vermez (54). Tanrı'sız her şey yokluktur; ya Tanrı? En üst yokluk (55). Her derin tecrübe fizyoloji terimleriyle dile gelir (55). Mutsuzluklar etrafımızı sardıkça koflaştırırlar bizi: Bundan, yürüyüşümüz bile değişir. Bizi caka satmaya davet ederler, şahsımızı bunaltıp içimizdeki şahsiyeti uyandırırlar (56). Evreni ateşe vermeyi düşledin; ve alevini kelimelere geçirmeyi, bir tekini tutuşturmayı bile başaramadın (57). Yaşlandıkça, büyük korkulan alaylı sırıtmalarla değiş tokuş etmeyi öğreniriz (57). Bana artık programımı sormayın: Nefes almak programdan sayılmıyor mu (57)? Her eylem içimizdeki sırtlanı teşvik eder (58). İnsanlar umurumda olmadıkça kafamı daha fazla kurcalıyorlar; onları hor gördüğüm zaman da yanlarına kekelemeden varamıyorum (59). Ümit etmek geleceği yalanlamak'tır (61). Hayat bir haşere uğraşısıdır (61). Zihin işlemleriyle ne kadar içli dışlı olursak olalım, günde iki ya da üç dakikadan fazla düşünülemez (62). Entelektüel, en büyük bahtsızlığı temsil eder, homo sapiens'in en yüksek başarısızlığını (62). Soluk almak için yalnız budala teçhizatlıdır (63). Gülünç bir insanın önünde duyduğumuz rahatsızlık, onu ölüm döşeğinde hayal etmenin imkânsızlığından gelir (64). Tanrı bizi seçkin bir sondan korusun (66). Maddenin dışında, her şey müziktir: Tanrı bile sesli bir halüsinasyondan başka şey değildir (67). Her yerde olma avantajının sefasını süren, Tanrı değil Acı'dır (68). Çok önemli sınavlarda, sigaranın yardımı İnciller'den daha etkilidir (68). Bir varlığın sırrı ile umduğu acılar birbirini tutar (69). Yaratılış ilk sabotaj eylemi olmuştur (709. Çöle yerleşmek de amma dert! Bizler ilk münzevilerden daha kurnazız, onu içimizde aramayı öğrenmişiz (71). Hâlâ yüzeysel olma imtiyazımızı bir yargı kırıntısına borçluyuzdur (72). Bütün çelişkileri yaşamadım ki; yeni bir çıkmaz ümidini hâlâ muhafaza ediyorum (75). Sadece erotik yaratılışta olanlar kendilerini sıkıntıya kaptırır; aşkta peşinen hayal kırıklığına uğramışlardır (77). Bazen uzak ve buğulu bir aşk düşlüyorum, bir parfümün şizofrenisi gibi (78). Her arzunun içinde bir keşişle bir kasap tepişir (78). Ancak taslama ihtirasların, yapmacık kendinden geçişlerin ruhla kendimize karşı saygıyla bazı ilintileri olabilir; samimi duygular, kendine fazla itibar etmemeyi gerek (78). Aşkta mutlu olsa, Adem bizi Tarih'ten esirgerdi (79). Bir ruhun aşk isabet ettiğinde fıkırdak kızlar gibi davranma tehlikesi, her şeyi ne kadar görüp geçirmişse o kadar fazladır (81). Aşk, bizi zaferin kenar mahallelerine götürür (82). Müzik, mutluluk ülserine tutulmuş ruhların sığınağıdır (84). Bizi zamana dokundurtmayan hiçbir sahici müzik yoktur (84). Bir veda sistemi olan müzik, çıkış noktası atomlar değil de gözyaşları olan bir fiziği çağrıştırır (85). Nuh'ta geleceği okuma yeteneği olsaydı, gemisini hiç şüphesiz batırırdı (87). Olaylar, zamanın tümörleri (87). İnsan, felaket salgılar (89). Mutluluğu tatmadığından, tek bir psikanalist çıkaran bir ülkeden geliyorum (89). Olayların çoğuna, kuzunun kurt olma özlemi yol açar (90). Biyolojik açıdan zayıf olanlar hayatta hiçbir tatmin bulamadıklarından, hayatın verilerini değiştirmeyi iş edinirler (90). Dehşet içindeyken, geleceğin bir saldırısının kurbanıyızdır (91). Bunama alametleri göstermeyen bir siyaset adamı beni korkutur (91). Gülünçlükte devamlılık göstermese, insan türü bir nesilden fazla sürebilir miydi (92)? Bu yüzyıl beni zamanın şafağına, kaosun son günlerine götürüyor (92). Tarihin savunulacak bir tarafı yoktur (93). Yeryüzünün güneşten koptuğu anı yaşamamış olmamı hiçbir şey teselli etmiyor, insanların yeryüzünden kopacağı anı yaşama beklentisi de olmasa (93). İnsan, hayata indirdiği ölümcül darbeyi hiç atlatamayacak mı (96)? Hepimizin iyiliğine, her birimizin içinde bir devasızlık palavracısı vardır (97). Her şey gözden geçirilmelidir, hıçkırıklar bile (97). Gömlek değiştirir gibi ümitsizlik değiştirdim (98). Sebepsiz bir doruk hali olan yorgunluk, bir sayıklamadır; yorgun kişi de bir alt-evrenin yaratıcısı (98). Her şeyde olduğu gibi merhamette de son söz tımarhanenindir (99). Kendimizi her şeyi anlamış zannettiğimiz an, bize bir cani görünümü verir (100). Uykusuzluk hastalığı, yatakla bağdaşan tek kahramanlık biçimidir (100). Deliliğe ancak gevezelerle suskunlar ulaşabilir: bütün sırlarını boşaltmış olanlar ve fazla biriktirmiş olanlar (101). Acı çekme korkusuyladır ki gerçekliği ortadan kaldırmak için yırtınırız. Çabalarımız ödüllendirildiğinde, bunun ortadan kalkmasının bile bir acı kaynağı olduğu açığa çıkar (102). Ölümü tozpembe görmeyenin kalbinde bir renkkörlüğü vardır (102). Fikirlerimize her şey zulmeder, başta beynimiz (103). Herkesin deliliği kendine: Benimki, kendimi normal zannetmek oldu, tehlikeli bir şekilde normal (103). Kendini gösteren her varlık, ilk günahı kendi tarzınca tazeler (105). Aşağılanmayı yaşamamış kişi, kendinin son raddesine gelmenin ne olduğundan habersizdir (105). Fakat yaşla birlikte, insan kendi korkularına alışıyor, onlardan kurtulmaya hiç kalkışmıyor, uçurumun içinde burjuvalaşıyor (106). Ve gözyaşı dökmek için mezarlarını kazan Mısırlı keşişleri kıskandığım bir zaman olduysa da, şimdi kendiminkini kazsam ancak sigara izmaritleriyle doldururdum (106). Muhteşem bir kitap okumak istiyorsanız Burukluk'u asla kaçırmayın.
Burukluk
BuruklukEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 20212,646 okunma
·
442 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.