Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
6/10 puan verdi
Kurban Kitap İncelemesi
Daha önce yazarın Zehir isimli kitabını okuyup çok beğendiğim için bu kitaba da heyecanla başladım. Dedim kalın da bir kitap keyifle okurum ama açıkçası fazlaca hayal kırıklığına uğradım. Nedenlerini detaylıca spoiler bölümünde anlatacağım. Konusu gerçekten ilgi çekiciydi özellikle en başı falan bir "Neler oluyor?" dedirtti ama olaylar ilerledikçe yazarın olay örgüsünün altını güzel bir şekilde dolduramadığını düşünüyorum. Hikâyede benim açımdan fazlaca boşluk kaldı. Açıkçası sonu da beni tatmin etmedi. Çok daha farklı bir şekilde işleyip, çok fazla ters köşe falan yapabilecekken sonlara doğru konuyu iyice basitleştirdi. Ortaya çok daha güzel ve heyecanlı bir kitap çıkabilirdi oysaki. Yine de güzel ters köşeler vardı, şaşırdığım, merakla sayfaları çevirdiğim yerler oldu ama ana karakteri de tutarsız buldum. Özellikle özel hayatı konusundaki gelgitleri beni rahatsız etti. O durum hiç hoşuma gitmedi (Detaylarından bahsedeceğim). Yazarın ilk kitabıymış ve açıkçası tavsiye edeceğim bir kitap değil. BURADAN İTİBAREN SPOİLER Tora'nın atını gömerken cesedi bulduğu kısımları heyecanla okudum. Gerçekten çok heyecanlıydı ve merak uyandırıcıydı ama kendi başına bazı şeyleri yapmadan önce polisi aramasını isterdim. Tora'nın kadın doğum doktoru olması güzeldi. Hastane sahnelerini okumak keyifliydi. Aslında iyi bir karakterdi ama özellikle özel hayatı konusunda yaşadığı tutarsızlık çok canımı çıktı. Bir paragrafta kocası Duncan olmadan yaşamasının bir anlamı olmadığını söylerken diğer paragrafta patronu/hastane yöneticisi Kenn'in odasına gidip kıyafetlerini çıkarmak istediğinden bahsediyordu. Bir paragrafta Duncan'la işlerin yolunda gitmediğini söylüyordu, ilerleyen sayfalarda Kenn'den etkilendiğinden, ona ilgi duyduğundan bahsediyordu, daha sonraki sayfalarda ise Duncan'a duyduğu aşkı anlatıyordu? Gerçekten çok sinirim bozuldu. Bu gelgitleri ve tutarsızlığı beni çok rahatsız etti. Kenn Gifford kitapta en sevdiğim karakterdi. Yakışıklı, yetenekli ve sarışın hastane şefimiz espri yeteneği, keskin zekâsı ve olaylara bakış açısıyla kısaca her şeyiyle muhteşem bir karakterdi. Bu karakteri çok daha fazla okumak isterdim, gerçekten çok hoş biriydi. En başta "Acaba işin içinde mi?" diye gerçekten aşırı derecede şüphelendim ama neyse ki dışındaydı. Duncan'la üvey kardeş oldukları ortaya çıktı. Şaşırdım ama Tora kayınpederi ve Kenn arasındaki benzerlikten bahsettiğinde tahmin etmiştim. Kenn zamanla Tora'ya karşı ilgi duymaya, ondan hoşlanmaya başladı. Hatta açıkça onunla flört ediyordu "Seninle ne yapacağım ben?" v.s çok hoş sahneleri vardı hatta Tora'ya akşam yemeği yemeyi bile teklif etti. O kısmı gerçekten çok beğenmiştim "Yönetmeliği ben hazırladım" demesi falan :D Gerçekten çok güzeldi. Tora'nın Duncan'dan boşanıp Kenn'le olmasını gerçekten isterdim. Dana ve Tora'nın arkadaşlığını okumak güzeldi. Dana'nın öldüğü izleniminin verildiği kısımda gerçekten üzüldüm. O Andy Dunn ne fena adam çıktı yaa. Onun kirli bir polis olduğunu tahmin etmiştim ama bu kadarını beklemiyordum. Duncan karakterini sevmedim. Yaptığı davranışlar hiç hoşuma gitmedi, birçok da sır saklıyordu ve kitap boyunca Tora'ya yalan söylemeye devam etti. Tora'nın çocuk istediğini bile bile bu konuda ilaç kullanıyormuş ve Tora onu yakaladığında da "Annemde bir hastalık vardı. Bende de var ve doğacak çocuklarımda da olacak. O sebeple kullanıyorum." diyerek yine yalan söyledi, olanlarla hiçbir ilişkisi olmadığını söylerken yine yalan söylüyordu ve tüm gerçekleri saklıyordu. Hatta Tora'yı da evlenmeye hipnoz yeteneği sayesinde ikna etmiş! Tüm bunlara rağmen Tora hâlâ "Duncan Duncan" demeye devam etti. Abi hayır neden yani? Senden bu kadar çok şey saklamış, sana yalanlar söylemiş, seni oyalamış, üzerinde hipnoz kullanmış ve sen onu suç üstü yapmasan hiçbir şey anlatmayacak bir adamla olmaya neden devam edersin ki?! Cidden çok sinirim bozuldu. Ben de inanmıştım olanlarla hiçbir ilgisinin olmadığına ve sonra pat! Tora adaya gittiğinde Duncan'ı diğerleriyle birlikte gülerek iş üstünde yakaladı. Sonra da plan yaptılar. Duncan Richard'ı halledecekti, Tora da teknesine geri dönüp yardım çağıracaktı. Acaba Duncan yakalanmamış olsa ne yapacaktı? Bu bebek ticareti işine devam edecekti büyük ihtimalle. Sonra da neymiş Richard görmüş kameradan Duncan'ı bayıltıp bağlamışlar. Aslında Duncan da suç ortağıydı! Onun da ceza alması gerekiyordu bence. Neymiş "Tora'yı öldürmekle tehdit etmişler" abi her şeyi anlatsaydın zamanında hem Tora'ya hem polise! Gerçekten nefret ettiğim bir karakter oldu Duncan. Ada çok güzel v.s diye düşünürken olan olaylar gerçekten kanımı dondurdu. Kendilerini herkesten üstün gören ve gerçekten bazı üstün genetik özelliklere sahip olan hatta efsanelere dayanan bir topluluğun kurduğu korkunç düzen. Beğendikleri/genetik olarak "safkan" diye adlandırdıkları kadınları kaçırıp, onlara sperm enjekte ederek hamile bırakıp, 9 ay kilit altında tutup sonra da kalplerini sökerek bir ayinle onları öldürüyorlarmış ve bu kadınlar için sahte ölümler uyduruyorlar, boş mezarlar gömüyorlar v.s gerçekten korkunç bir şey. Sonra bu çocukları evlat ediniyorlar. Kendi eşlerinden çocuk sahibi olmaları yasak? Üstelik yasal olmayan zaman diliminde kürtaj yapıp o bebeklere tıbbi destek verip sonra da o bebekleri en yüksek para verene satıyorlarmış! Gerçekten o kadar iğrenç ve korkunç ki! Bu konunun kitapta iyi işlendiğini düşünmüyorum. Bu düzenin en üst kademesinde kimin ya da kimlerin olduğunu öğrenemedik. Bildiğimiz kişiler Richard, Andy Dunn ve Stephen Gair piramidin alt kısmıydılar bence çünkü adamlar her yere yayılmış. Polisler, hukuk, cenaze işleri v.s Bence yazar gerçekten konunun altını dolduramamış. Dana'nın yaşadığı ortaya çıkınca gerçekten çok şaşırdım. Hiç beklemiyordum. Orası güzel bir ters köşeydi. Andy Dunn Dana'dan hoşlandığı için ona kıyamamış -_- Tekne kazasında Tora'nın can yeleği açılmayınca bunun bir kaza olmadığından şüphelenmiştim. Hatta Duncan veya Richard yapmıştır diyordum ama Gair yapmış. Tora'nın tek başına adaya gitmesi, o tekneye binmesi falan aşırı gerçeküstü ve saçmaydı bence. Tora'nın hamile olduğu ortaya çıktı. Duncan bunu bile becerememiş. Tora'nın anlattıklarına göre bundan sonra Kenn onunla yalnız kalmamaya özen gösteriyormuş ve Duncan'ın da olduğu ev yemeklerine geliyormuş. İşte bugünde Kenn için üzülüyorum. Bence Tora'yı gerçekten beğenmişti ve ondan hoşlanmıştı. Hayır yani gerçekten dizileri, filmleri, fantastik-romantik konulu kitapları falan geçtim artık polisiye kitaplarda bile 2. erkek sendromu yaşıyorum yaa :D Gerçekten kendime hayret ediyorum, nasıl başarıyorum bunu bilmiyorum :D Ama bence haklıyım yaa :D Ne yapayım, yazarlar da ana erkek karakteri daha güzel yazsınlar. Bebek konusu da havada kaldı. Cinsiyetini falan öğrenemedik. Tora'ların arazisinden daha fazla ceset çıktı ama Tora daha da fazla olduğunu düşünüyor ve bence haklı. Bu kısımlarda biraz havada kaldı. Sonrasında karakterler neler yapıyor falan bence bahsedilebilirdi. Kitabın gerçekten eksikleri vardı ve sonu beni tatmin etmedi. Stephen Gair kayıptı mesela. Ona ne oldu? Bence kurtulmanın bir yolunu bulmuştur. Tora'nın tek başına Richard ve Gair'i haklaması bence aşırı saçmaydı. Dana yardım etti gerçi ama bence mantıksızdı. Kitapta bence gerçekten fazlaca olmamışlık vardı. Beni tatmin etmedi. Tavsiye edeceğim bir kitap değil.
Kurban
Kurban
S. J. Bolton
S. J. Bolton
Kurban
KurbanS. J. Bolton · Pegasus Yayınları · 2012322 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.