Bu kitaba beğenmedim diyemem, beğendim de diyemem. Çok sürükleyici olabilecek bir konu ancak bu kadar ağır biçimde yazıya dökülebilirdi. Kitap içinde yok yok... Konusu kendisini terk eden karısını ve onun üvey kardeşi Celal'i (ki kendisinin de amcasının oğlu oluyor) arayan Galip'in psikolojik dünyası temelinde, geçmiş ve şimdiki yüzyılda İstanbul sokaklarından, gazetecilikten, Atatürk'ten, hurufilikten ve hatta bir Osmanlı şehzadesinden derlenmiş, upuzun karmaşık paragraflarla dolu bir eser. Nobelli yazarımızın " Benim Adım Kırmızı" adlı kitabı da benzer şekilde yoğundu, ancak en beğendiğim eseri olmuştu. Bu kitabın konusunu merak edip içip bitirmek isterken yoğun ve yorucu anlatıma takılmış oldum. Yine de okunması, kütüphaneye konulması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.