Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Canlılarsa… Canlılar çocuklar gibidir: ölümle oyun oynarlar. Ölümden korkmayan sert adamların arasında yaşadım, sonra ölümü aldatan ufak adamlarla da ölümümün onları sürüklemesine izin veren zayıf adamlarla da, hiçbiri bu amaca adanmış bir dünyanın anlamsızlığını, küçüklüğünü anlamıyordu. Bunu anlamıyorum. Şimdiye kadar anlamıyordum. Bana bak… Üç Büyükadım… Duvarlara çarpmadan işte bu kadarcık gidebilirim. Üç Büyükadım. Dünyam onlarınki kadar küçük; bir çene beni alıkoyan, beni silmek istercesine tükürük üreten, kendi savaşım bunu ertelemeye çalışmaktan ibaret. Her şey bundan mı ibaret? İnsanların kapısız, penceresiz duvarlar arasında mı yaşaması gerekir? Yaşam sürüp giderken bu hayattan öte bir şeyler var mı? Var kardeşim, var ! Biliyorum var! Kafamda, kimsenin göremediği ta içimde bir yerlerde, hiçbir şey beni tutamaz. orası duvarlardan azade, kuyu susuz, sadece bana ait olan bir alan. Çünkü beni değiştiriyor; bana verdiği acı farklı, günlerin sonu yok. Zaman gözlerimiz arasında çivilenmiş bir kavşak. Çocukluğumun tamamı yarın olup bitecek, yarın ilk adımlarımı atacağım, yarın ilk sözcüklerim dökülecek ağzımdan. yazın gelmesi muhteşem bir his… Hasta mıyım sanıyorsun? Cahil seni! Kendimi kanıtlamadım mı sanıyorsun? Laflarımı ciddiye almadığını çok iyi biliyorum ama bu onların daha az gerçek olduğu anlamına gelmez. Benim görebildiğimi sen de bir görseydin, günlerin o karanlığını. Sonra o açıklanamaz sıcaklığı, sevgiye o kadar yakın ki… Görmüyor musun? Fetsmüşüz gibi etrafımızı saran o sıvıyı hissetmiyor musun? Bu duvarlar, biz de içlerinde yüzüyoruz; uzun zamandır beklenen doğumumuzun öngörüsüyle dolanıyoruz etrafta. Bu kuyu bir rahim, sen ve ben doğmak üzereyiz, Çığlıklarımız dünyanın doğumunun acıları. 
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.