Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Benliğin içine alınan ve kutsallaştırılan Öz kavramı
Bir değişiklik olsun diye, bizim dışımızdaki "Tanrısal olanı" kendi içimize yerleştirsek, acaba ne kazanırız? İçimizde olan Biz miyiz? Dışımızdaki olmadığımız gibi, içimizdeki de değiliz. Ben nasıl yüreğim değilsem, yüreğimin sevgilisi olan "öteki Ben" de değilim. İçimizde barınan tin olmadığımızdandır ki, tini dışımızda bir yere koymamız gerekti: Bu nedenle tinin, bizimle aynı şey olmayıp, bizimle birlikte tek varlık hâline gelmediğini ve bizim dışımızda, ötemizde, öbür dünyada varolduğunu düşündük. Feuerbach, çaresizliğin verdiği güçle Hıristiyanlığın tüm içeriğine sarlır: Ama onu kaldırıp atmak için değil, hayır, onu kendine çekmek, o özleneni, daima uzaklarda duranı son bir gayretle gökyüzünden çekip alarak sonsuza dek kendi yanında tutmak için.... Bu, çaresiz bir insanın son gayreti, ölüm kalım savaşı değil midir? Aynı zamanda da bir Hıristiyan'ın öbür dünyaya duyduğu arzu ve özlem değil midir? Kahraman, öbür dünyaya geçeceğine, öbür dünyayı kendine çekmek ve dünyevileşmeye zorlamak istiyor! O günden beri de bütün dünva -az va da çok bilinçli olarak- aslolan "bu dünyadır" ve cennet yeryüzüne insin, burada yaşansın diye haykırıp durmuyor mu?
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.