Sevgili kitap dostlarım, en başından içtenlikle yapılan karşılıklı yorumlarınıza ve kitaplarımı okumak için ayırdığınız tüm zamanlara ayrı ayrı teşekkürler. Herhangi bir akıma dahil olmak yada dahil hissetmek zorunda olduğumu(zu) düşünmüyorum. Okuduğumuz yazılı metinler zihnimizde hep var olan duygu ve düşüncelere temas edip benzeşen karşılıklar buldukça içselleşebiliyor ve bir nevi düşüncelerimizin gölgesiyle bir eserde bir sinema filminde yada bir heykelde buluşabiliyor, yakınlık hissedebiliyoruz. Ancak akımlar kapalı parantez alanları gibidir. Çok keskin köşeleri olan yazarlar dışındaki tüm yazarların farklı eserlerini okuduğunuzda okuduğunuz metinleri neredeyse onlarca farklı akımla bağdaştırmanız mümkün olabilir. Dolayısıyla akımları değil, okurken düşündüklerinizi, hatta daha önemlisi her geçen gün daha yoğun bir şekilde yüksek uyarıcılarla bezeli bir hale gelen Dünyada maruz kaldığınız tüm karmaşalardan arınıp hissettiklerinize odaklanabiliyor, kendi iç sesinizi daha yüksek sesle duyabiliyor olmanızdır, tabii hepsi işin bencesi, yani subjektif. Gerisi size ve güzel gönüllerinize kalmış, sevgi ve hürmetle.