Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

320 syf.
·
Puan vermedi
Köleliğin karanlık tarihine ışık tutması açısından ilgimi çeken bir kitaptı. Tarih boyunca kölelik insanlık adına belki de bir kara leke olarak hafızalarımızdaki yerini alacaktır. Köleliğin net olarak yasaklandığı tarihler olarak Arabistan'da 1962 tarihlerini baz aldığımız vakit, bu kara lekeyi çok da ardımızda bırakmış sayılmayız. Tarihteki pek çok medeniyet birbirleriyle savaşmıştır. Bu savaşlarda pek çok cariye ve köle edinmiş ve bunlar üzerinde bir mal gibi hak iddia edilmiştir. Örneğin: *Roma Hukukunda borçlu bir kimse köle sayılırdı. *Askerden kaçmak kölelik sebebiydi. *Seferden sonra sadece askerler değil kundaktaki bebeğe kadar herkes köleleştirilirdi. *Köle satışından elde edilen gelir elde etmek ve Yeni köle ihtiyacını gidermek de savaş sebeplerinden biriydi. Osmanlı'da pek çok Afrika ülkesinden ve Tatarlardan gelen köleleri İstanbul' da köle pazarlarında sergilemiş, ya da Mekke'de tanesi 40 dolar ile 60 dolar arasında dinin verdiği hükümlere göre satışlar gerçekleştirilmiştir. İşin acı tarafı din köleliği kaldırmamıştır. İslama göre kölelik asla yok olmamış zamanla insan hakları evrensel beyannamesi ile kölelik insanlar tarafından kesin olarak kaldırılmıştır. Kur'an'da kölelere ılımlı ve yumuşak olunması gereği tavsiye edilmiş, fakat aslında kesin bir yolla köleliğin kaldırılması ve cariyelik yok edilmemiştir. Nisa Suresi 92.Ayet *Bir mü’minin diğer bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Fakat yanlışlıkla olabilir. Kim yanlışlıkla bir mü’mini öldürürse, cezası, mü’min bir köleyi azat etmesi ve ölenin ailesine diyet ödemesidir. Ancak ölenin ailesi bağışlarsa, diyet ödemesi gerekmez. Şâyet ölen mü’min olmakla birlikte size düşman olan bir kavimden ise, öldürenin cezası, sadece mü’min bir köleyi azat etmesidir. Eğer öldürülen kişi, aranızda anlaşma bulunan kâfir bir kavimdense, o takdirde ceza, ölenin ailesine diyet ödemesi ve mü’min bir köleyi azat etmesidir. Bunları yerine getirmek için yeterli imkânlara sahip olamayan, bunun yerine peş peşe iki ay oruç tutmalıdır. Allah bu cezaları, yanlışlıkla adam öldüren kimsenin tevbesini kabul etmek için koymuştur. Allah, hakkiyle bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. Köleliği kabul ediyor ve bir olay karşısında hiç değilse kölelerinden birinin serbest bırakılması konusunda ricada bulunuyor bu suredeki ayet. Nahl Suresi 75.Ayet Allah bir örnek getirmiştir: Bir köle olsa ve hiçbir şeye gücü yetmese ve bir de güzel bir surette rızıklandırdığımız birisi bulunsa da rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını, gizli, açık yoksullara harcasa, onları geçindirse bunlar eşit ve denk olur mu hiç? Hamd Allah'a, eşit değildir bunlar, fakat çoğu bilmez. Allah bir köle ile hür bir insanı eşit görmüyor. Köle denilen insan da yine başka bir insan tarafından esir edilmeden önce hür olan bir insan. Ahzah Suresi 50.Ayet Ey Peygamber, mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın ganimet olarak sana ihsan ettiği ve senin de temellük ettiğin cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin, seninle beraber yurdundan göçen kızlarını helal ettik sana. Bir de inanan bir kadın, kendisini Peygambere bağışlar da Peygamber de dilediği takdirde onu nikahla almak isterse bu, yalnız sana helaldir, başka inananlara değil. Sana bir güçlük olmasın diye onlara, eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında ne farz ettiğimizi de gerçekten bildirdik ve Allah, suçları örter, rahimdir. Bir cariyenin, yani savaş esiri bir kadının her ne olursa olsun mal gibi helal kılınması asla kabul edebileceğim bir şey değildir. Dönemin şartları onu gerektiriyordu, ona göre hükümler verildi gibi laflar Allah'a ithaf edilen "ol der ve olur" hükmüne hakarettir, dönemin şartlarını Allah bize göre düzenlemekle mesul değildir, zaten şartların hepsi ondan çıkmadır. Her şeye gücü yettiği için bizim onun koyduğu kesin kurallara uymamız lâzımdır. O sebeple bu konularda kesin ve kat'i hükümler bildirseydi insanlık adına daha hayırlı işler gerçekleşirdi, çünkü ıslahat dönemlerinde kölelik kurumlarını lav etmek isteyen Osmanlı'ya karşı Arap idarecilerin bunu Allah' ın hükmü sayıp köleliği kaldırmanın ve cariyelik'ten vazgeçmeyeceklerini bildirmelerinin yine bunu suistimale uğratmalarından başka bir şeye yol açmadığı son derece açıktır. Şeyh Cemal bu köleliğin kaldırılmasını isteyen Türk hükümetine baş kaldırdı, bir fetva yayınladı ve köle ticaretinin yasaklanmasına itiraz ettiklerini bildirdi ve bunun İslam hukukuna aykırı bir hareket olduğunu bildirdi. Osmanlı ayrıca kadınların boşanmak için mahkemeye başvurabileceğini ve peçesiz de dolaşabileceğini söylüyordu ki bunlar Türklerin Müslümanlık dışına çıktığının göstergesiydi onlara göre. Onların öldürülmesi caizdi, bunun için ceza verilemez ve çocukları da köle yapılabilirdi. Bu izledikleri yol da köle ticaretinin ve cariyelik kurumlarının onlar adına nasıl bir rant ve rahatlık meselesine geldiğinin en net göstergesidir. Kölelik için Afrika açık bir pazar haline gelmiş, yer altı zenginliklerinin sömürüldüğü düzenden, yer üstünde yaşayan canlılar da nasibini almış, insanlar gemilere doldurularak kaçırılmış, çoğu uşak, hizmetçi veya tarla, bağ bahçe işlerinde genellikle yük hayvanı olarak kullanılmıştır. Ten renklerinden dolayı her zaman hor görülmüşlerdir.Gerek Avrupa, gerekse Araplar bu halklardan istifade etmiştir. Benim zoruma giden İslam topluluklarındaki bu kölelik düzenlerinin yasal olarak görülmesi ve bunun yanlış olduğu konusuna inanmamaları ve bu yasaklamalara direnmeleri idi. Kölelik ile ilgili kavramlarla birlikte yazar ırkçılığa da değinmiş, fetih sonrası İslam topraklarına katılan halklar, kitleler halinde İslam dinini kabul ettikten sonra dahi Arap Müslümanlara denk görülmemişlerdir. "Mevali" diye bir kavram türetilerek bu halklar Araplardan aşağı görülmüşlerdir.Araplar bizim kardeşimizdir çığırtkanlığı yapanların biraz objektif tarih okumaları yapmaları, Arapların bize karşı ne kadar sevgi dolu! olduklarını görmelerine yeterli olacaktır. Günümüzde kölelik sona ermiş midir dersek, aslına bakarsanız şekil değiştirmiştir diyebiliriz. Köle ismen rafa kaldırılmış da olsa, bir kimseye doğrudan köle demiyor olmamız yine de bazı gerçekleri görmezden gelmemize sebep değildir. Eser sunduğu bilgilerin hepsini de kaynakçalarını gerekçe göstererek sunmuş olması bakımından son derece değerlidir. Bu sebeple bir nebze bilgilenmek isteyenler için bu kitabı mutlaka okumak gereklidir. Keyifli okumalar.
Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik
Orta Doğu’da Irk Kavramı ve KölelikBernard Lewis · Akılçelen Kitaplar · 201763 okunma
·
1 artı 1'leme
·
138 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.