Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Umudunu yitiriyor ve daha da yalnızlaşıyordu insan...
Güray Süngü sen nasıl bir anlatım tarzı kullanıyorsun? Başlarken zorlanıyorum ama sonra kitap konusuyla, akışıyla o kadar etkiliyor ve şaşırtıyor ki iyi ki okumuşum diyorum. Bu kitap da öyle oldu. Yabancılaşan bireyin kendine göre bir dünya kurmaya çalıştığı, intihar temasının tersten işlendiği psikolojik bir romanmış Pencere'den. Psikolojik öğeler daha doğrusu iç sorgulamalar ağır bastı kabul ama psikolojik bir roman olduğunu kitap hakkında küçük bir araştırma yaptıktan sonra öğrendim. Romanın ana karakteri Ayhan, başarısız bir intihar girişiminin ardından kendisi ve onun gibilerin yaşayabileceği bir dünya aramaktadır ve bu amaçla intihar ederek ölmeyi başaramamış insanları bulmaya çalışır. Kitapta geçmişe dönüşler ve Ayhan’ın çöküşü verilirken bir yandan da intiharın ardından hayata tutunma arzusu konu ediniyor. Roman, Ayhan’ın İstanbul’da yalnız yaşadığı ve birbirine çok benzeyen günlerinden biriyle başlıyor. Düzenli bir hayat süren Ayhan, sabah erkenden kalkıp bakkala gider, kahvaltısını yapar ve çalışmamasına rağmen her gün onu oyalayacak bir şeyler bulur (açıkçası bu bulduğu uğraşları öğrendikten sonra biraz tuhaf olmadım değil). Ayhan’ın gazetelerin üçüncü sayfasında intihar haberlerini toplamak gibi ilginç ve tuhaf bir alışkanlığı vardır. (Tuhaf hissetmemin nedeni bu). Durağan ve herhangi bir olayın olmadığı romana gizem katan unsurlardan biri de bu haber toplantıları açıkçası. Aynı zamanda konu intihar olduğu için okurken biraz gerilebilirsiniz ki ben öyle oldum. Yazar burada Ayhan’ın kadınlarla olan iletişimine de dikkat çekmiştir. İlk başta ortaya çıkan Nermin, bir caz kulübünde Ayhan ile tanışır. Oradaki olası sosyal etkileşimlerden korkar Ayhan. Yazar, Ayhan'ı davranışları ve cevaplarıyla iyi göstermeye çalışır. Öte yandan yazara katılıyorum, bu karakteri açmak zor. Öte yandan yazar, Zeynep isimli karakterle bu karakteri delme konusunu çok daha başarılı bir şekilde yürütebildi. Ayhan, Zeynep ile çamaşırhanede tanışıyor. Zeynep, Ayhan'ı üniversitedeki yaşıtları gibi hareketli bir hayatın peşinde olmadığı, derin soru ve sorgulamaların peşinde olduğu için sevmekte. Zeynep, Ayhan'ın da kendisiyle aynı olduğunu düşünür. Bir an Ayhan bile öyle zanneder. Ancak Ayhan, karakterine uygun adımlar atmaz. Konuşmaları ve sonraki karşılaşmaları hep Zeynep'in ısrarıyla olur. Roman ilerledikçe Ayhan'ın geçmişine ve yukarıda bahsettiğim gizem unsuruna odaklanıyor. Açıkçası gizem ortaya çıktıktan sonra romanın sonlarına doğru bu gizem doğrultusunda yaşananlar beni pek etkilemedi ama yine sonda olaylar ortaya çıktığı için sonu beni etkiledi ve şaşırttı. Romanın ilk yarısı üstte bahsettiğim olaylara ikinci yarısı ise Ayhan’ın geçmiş hikayesine odaklanıyor. Zengin bir ailede büyümüştür Ayhan. Babası kaba bir adam ve annesi ağlayan bir kadın. Kocası, karısının alerjisi olduğunu bilmesine rağmen, mücevher takma konusundaki beceriksizliği hakkında ileri geri konuşabiliyor. Diğer zengin adamların eşleri partilere şık bir şekilde katılır ve karısı parlayamaz. Karısı bunu duyunca ağlar. Ayhan donakalır. Böyle pervasız bir insanın karşısında hiçbir şey yapamayacağını hisseder ve içine kapanır. Bu açıdan Ayhan’ın ailesinden uzak bir şehirde üniversite okumasının kendisine iyi geldiği söyleyebilirim. Ancak üniversite ortamı sen kelimesinin çok daha az kullanıldığı bir ortam olunca (günümüzde değil bence) Ayhan orada da epeyce sırıtarak zor anlar yaşar. Yazar Ayhan’ın üniversitedeki sürecine çok odaklanmaz. Babası, Ayhan’ı kendi büyük şirketinin başına geçirmek ister, böylece onu şirkette hemen işe almaya başlar. Bu olaydan sonra kitapta baba oğul çatışması işlenir bir süre. Baba oğul çatışması kitapta ilerlerken oğlunun evlenmesini isteyen anne oğlunu Özlem'le tanıştırır. Ayhan'ın Özlem'le görüşmesi adeta bir anlaşma gibi oluyor. Özlem, bu düzenlenmiş benzerlikle dalga geçen Ayhan'a göre çok daha salaş bir karakterdir. Aslında Ayhan'ın onu sevmesi mümkün değildir ama Ayhan Özlem'in kendisine olan ilgisinden, Ayhan'ı tuhaf bir şekilde kabul edip sevmesinden hoşlanır. Ayhan’ın Özlem vesilesiyle girdiği yerler ve durumlar, başlangıçta Nermin'le olan süreçten çok daha mantıklı bence. Çünkü Ayhan'ı buraya sürükleyen bir hasret vardır. Aslında mutlu oluyor ama ortada bir olay yokken kendi içinde olay yaratan insanlar gibi kötü bir şey yaptığını düşünerek bulunduğu ortamlarda bile kendisine acı çektirmeyi beceriyor Ayhan. Bu olaylardan sonra Ayhan Özlem'den nasıl ayrılacağını düşünüyor ancak yazar bu ayrılık sahnesini yazmamış. Bunun yerine, bu ayrılığa işaret eden uzun iç diyaloglar ve sorgulamalar var. Hikâyenin akışına uygun aslında. Ve yazarın üslubuna, olayları anlatışına göre aşırı uygun bence. Benim gibi Düş Kesiği kitabını okuyanlar aslında yazarın anlatım dilini biraz olsun çözmüş olabilir. Ama önce bu kitap mı Düş Kesiği mi derseniz bu kitap derim. Bence okunması gereken bir kitap. Güray Süngü'nün bütün kitaplarını okumayı hedefleyen biri olarak kesinlikle öneriyor, iyi okumalar diliyorum :)
Pencere'DEN
Pencere'DENGüray Süngü · Okur Kitaplığı · 2012515 okunma
··
5 artı 1'leme
·
213 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.