Gönderi

"Fakat sana dair birçok şey biliyorum artık. Öncesinde elimde sıfır vardı." "Bu yine de oyun oynaman için yeterli bir neden değil." "Bazen kafesindeki kuşu özgür bırakırsın, uçuşunu izlemek için değil; gittiği yollara bakmak, rotasını öğrenmek için," diye başladı. "Seni Rusya'dan alıp evime getirdim. Esir almak için mi yoksa hareketlerini izlemek için mi getirdim? Her defasında bir şeyler yaptığının farkındaydım ama sessiz kaldım. Sesimi bilerek çıkarmadım. Niye çıkarmadım? Kuşun uçuşuna değil, çizdiği rotasına bakarım." Yüzündeki ifade daha belirgindi. Başa baş ilerlediğimiz bu oyunda ikimizin de kaybetmeye gönlü yoktu. "İki kere seni özgür bıraktım, üçüncüye ne yapacağını tahmin etmek zor olmasa gerek," diye devam etti. "Kuş ölür Hisar, sen uçuşunu hatırla. Ben çizdiği rotayı hatırlayacağım." Kuş ölür, sen uçuşunu hatırla. Ben çizdiği rotayı hatırlayacağım. "Kuşu bırak uçsun," dedim meydan okuyan bir tavırla. "Nasılsa bir gün ölecek."
Sayfa 309
·
16 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.