calamity = felaket
calculator = hesap makinesi
call for = talep etmek, istemek (= demand)
calm = sakin
can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak
cancel = iptal etmek (= call off)
candidate = aday
captivating = büyüleyici (= enchanting, fascinating)
captive = tutsak, esir
captivity = tutsaklık, esaret
capture = yakalamak, ele geçirmek, tutsak etmek (= apprehend)
care = önemsemek, umursamak
careless = dikkatsiz
carry out = (çalışma, deney, anket vb) yürütmek, icra etmek (= fulfil, conduct)
carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
casually = günlük, sıradan, havadan sudan
caution = uyarı, dikkat
cease = sona erdirmek, durdurmak ( cease-fire= ateşkes)
ceaseless = aralıksız, durmadan (= non-stop)
celebration = kutlama
celebrity = ünlü
census = nüfus sayımı
ceremony = tören
charge (with) = --- ile yargılamak (mahkemede) (= try)
circulate = dolaşmak, dolaştırmak, deveran etmek (vücuttaki kan vb)
circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı, günlük satış oranı
cite = örneklemek, adından bahsetmek, değinmek (= refer to, mention)
citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık
clarify = açıklamak (= explain)
claw = pençe, hayvan pençesindeki kıvrık tırnak
clearance = (1) mağazayı boşaltma, malları elden çıkarma, tasfiye (2) izin, yeşil
ışık
close = (sıfat) yakın
closed = kapalı
closure = (1) kapanış (2) iflas
coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same
date)
collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak
collapsible = katlanabilir (kanepe vb)
collar = (1) yaka (2) tasma
colleague = iş arkadaşı
collide with = çarpışmak (= crash into)
commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması
comment on = yorum yapmak (= interpret)
commercial = ticari
commit = (1) (intihara vb) kalkışmak, yeltenmek (2) (suç, cürüm) işelemek (3)
(kendini işine, ailesine vb) adamak (= devote)
commit = kalkışmak, yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek
common = (1) ortak (2) sıradan, yaygın *** in common with = --- ile ortak nokta
commonplace = yaygın, sıradan (= ordinary, usual)
commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen
companion = dost, arkadaş
company = (1) arkadaşlık, dostluk (2) şirket
compel = zorlamak, mecbur bırakmak (= force, oblige)
compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek
compete = rekabet etmek, yarışmak ***competition = müsbaka, yarış
compete against = başkasıyla yarışmak, rekabet etmek
compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular
koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)
competition = (1) rekabet (2) müsabaka, yarış
compile = derlemek, bir araya getirmek (bilgi, delil vb)
complain to somebody about something = şikayet etmek
completely = tamamen, bütünüyle (= entirely)
comply (with) = --- e uymak,--- e itaat etmek (= abide by)
compose = oluşturmak, meydana getirmek *** be composed of = --- den
oluşmak
compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan
comprise = içermek (= include)
compute = hesap yapmak, bir notu bilgisayara girmek(= calculate )
conceal = gizlemek, saklamak (= hide)
conceive as = (1) --- olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk
kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak
conclude = sonuç çıkarmak (= assume)
conclusion = sonuç, netice, yargı
condition = durum, hal / koşul,şart
conditionally = şartlı olarak, belli şartlara bağlı
conduct = (1) (deney, anket vb) idare etmek, yürütmek (= carry out) (2) (isim
hali) davranış (= behaviour)
conduct = (1) (deney,çalışma vb) yürütmek,icra etmek (2) davranış (= behaviour)
confess = itiraf etmek (= speak out)
confident (of) = emin
confine to = (1) sınırlamak, bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (=
imprison)
confirm = (1) onaylamak, doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı, davayı vb)
güçlendirmek, pekiştirmek (= strengthen)
conflict = (1) çatışma, savaş (2) anlaşamama, tartışma
conflict with = çatışmak, çarpışmak, savaşmak
conform to = uymak, uyuşmak (= obey the rules)
confront = (1) karşılaşmak, yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek
confuse = karıştırmak, şaşırmak
conquer = (1) fethetmek (2) yenmek, galip gelmek
consent = (1) razı olmak (2) izin,rıza (= permission)
consent to = razı olmak
consequence = sonuç, netice (= result)
conserve = korumak, muhafaza etmek
considerable = büyük ölçüde, önemli miktarda, azımsanamaz X
negligible(=neglicıbıl)
considerably = önemli ölçüde, oldukça
considerately = düşünceli/nazik bir şekilde
consideration = göz önünde bulundurma/düşünme
consist of = ibaret olmak, meydana gelmek
conspire against = birine komplo kurmak (= plot against)
constantly = 1-sürekli 2- aralıksız
constantly = sürekli
constitute = oluşturmak, meydana getirmek (= make up)
constrain = zorlamak (= restrain, force)
construct =inşa etmek, yapmak (= build)
consult = danışmak (= check with)
consume = tüketmek (= use up)
contact with = birisi ile kontak/temas kurmak, irtibata geçmek
contemporary = çağdaş, aynı çağda yaşayan
content with = --- den memnun
contest = yarışma, müsabaka *** beauty contest = güzellik yarışması
continent = kıta
contract = (1) sözleşme yapmak (2) küçülmek, büzülmek (= shrink) (3) hastalık kapmak
contradict = çelişmek
contradictory = çelişkili, tutarsız, kendini yalancı çıkaran (= inconsistent)
contribute to = katkıda bulunmak
controversial = tartışmalı, fikir ayrılığına sebep olan (= disputable, debatable)
controversy = anlaşmazlık, fikir ayrılığı
conventional = geleneksel, alışılagelen
converse = (1) karşıt, zıt (2) konuşmak
convert into = dönüştürmek (= change)
convict = mahkum, tutuklu
convince = ikna etmek
correctly = doğru bir şekilde, düzgünce (= accurately, precisely)
correspond to = bir şeyle uymak, uygun düşmek, tekabül etmek (= agree,
match)
correspond with = birisi ile yazışmak
counterpart = karşılığı, dengi (“Sultan” kelimesinin counterpart’ı “Kral” dır)
couple = çift
course = (1) gidişat, ilerleme (zaman/mekan içinde) *** in the course of = ---nın
esnasında (2) (nehir için) akış yönü (3) öğrenim, kurs
cramped = hijyenik olmayan
crash = (1) kaza, şiddetli ses, iflas (2) yere düşme , çarpma
crawl = emeklemek
create = yaratmak
credibly = inanılır bir şekilde (= believably)
criminal = ciddi bir suç/cürüm işlemiş,suçlu
crippled = felçli, kötürüm (= paralysed) (2) engellenmiş, gerilemiş (ekonomi vb)
crocodile = timsah (= alligator)
cross out = üstünü çizmek, silmek (= delete)
crumble = ufalanmak, parçalanmak (= disintegrate, fall apart)
cultivate = tarım yapmak, tarlayı vb sürüp ekmek
curator = sanat galerisi/müze/kütüphane görevlisi
currency = döviz
curve = eğim, eğmek
custom = gelenek, görenek *** customs = gümrük
customary = geleneksel (= traditional