Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

542 syf.
5/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Merak ederek başlamıştım bu kitaba ama o kadar karmaşık ki okumak işkence oldu resmen. Yazarın kendisi de ifade etmiş bunu zaten; okumakta zorlanabilirsiniz diye. Yani sonuna kadar okuma huyum olmasa sanırım yarıda bırakırdım kitabı. Yani merakı olanlar kitabın karmaşıklığını ve sıkıcılığını bilerek başlasın. Bir de kitaba başlarken belirli bir bilgi seviyesine sahip olmak gerekiyormuş. Ben Sirius ve Dogonlarla ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadan okumaya başladığım için hiçbir şey anlayamadığımdan internetten Dogonları araştırarak devam edince bir tık daha rahatlattı okumamı. Anunnakileri, Nibiruyu bildikten sonra Siriuslulara merak saldığımdan bu kitaba başladım fakat kitaptaki bilgiler sadece Dogonların bilgileriyle sınırlı. Peki kimdir Dogonlar? Dogonlar, Batı Afrika’da yaşayan, yaklaşık 100.000 kişilik bir halktır. Yazara göre, Dogonlar uzaylılar olan Nommolarla (yüzer-gezer) yaklaşık 5000 yıl önce temas kurdular. Uzaylılar, Dünya’ya 8.6 ışık yılı uzaklıkta, Sirius’un yörüngesindeki bir gezegenden, bilinmeyen bir sebepten ötürü gelmişler. Dogonların çizimlerinden SiriusA-B-C ile ilgili bir çok bilgi çıkmaktadır. Daha dünyada bu bilgiler ortalıkta yokken Dogonlar bu bilgilere sahiptir. Tıpkı Sümerler gibi. Dogonlardan alınan bilgilerin çoğu Sümerlerden alınan bilgilerle paralel açıkçası. Yazar bu konuya vakıf olmadığından mıdır bilemem fakat bu yüzer gezer varlıklar Enki ve tayfasını anımsatıyor. Yazar anlatımlarında sudan gelen pullu ve balık kıyafetli uzaylılardan bahsediyor ve bu tarif Enki’ye çok uyuyor. Ama yazar bunu suda yaşayabilen bir canlı uzaylı olabileceğinden bahsediyor. Fakat bunu teknoloji ile birleştirip kıyafet ya da gemi olabileceği kanısına değinemiyor. Dogonlar da diğer uyagarlıklar gibi onlara bilgi veren bir uzaylı ile karşılaşıyor, diğer medeniyetlerdeki gibi Anunnakileri anımsatıyor fakat burda ekstra bir bilgi geliyor Sirius. Çünkü Sümerlerde Marduk ya da Nibiru olan 10. gezegen çizimleri mevcutken, Dogonlarda ise Sirius gezegenleri mevcut. Bu bir de Sirius gezegenleri olan SiriusB ile SiriusC, SiriusA etrafında 50 yılda döngülerini tamamlamaktadır. Bu nedenle yazar kafayı 50 sayısına takmış. Her yerde, yazıtlarda, Mısırlılarda özellikle yazar 50 sayısını arıyor ve 50 sayısını bulduğu her şeyi Siriuslulara ithaf ediyor. Bu da kitap boyunca baya sıkıyor insanı. Bunun dışında yazar Dogonlar tarafından her 60 yılda bir düzenlenen ve İgui adı verilen, parlak Sirius yıldızı ile ilişkili bir dünya yenileme seremonisinden bahseder. Burda da yazar kafayı 60 sayısına takıp her yerde 60 sayısını arayarak neden 60 olabileceğini araştırıyor. Sirius köpek takım yıldızı olduğu için, Sfenksin aslında köpek olabileceğine, Anubisin köpek başlı olduğunu ve bunun gibi bir çok köpeksel ifadeleri Siriuslulara ithaf ediyor. Biraz da Dogonlardan bahsedelim. Dogonlar'ın yaratıcı tanrısı 'Amma' nın cennet ve suyla yakın ilgisi vardır. Onun yılan şeklindeki çocuğu Nommo, suya ve asıl söze katılarak, kozmogonik dürtünün en aktif ve başarılı vekilleri olmuştur. İlk cinsiyetin doğumuna katkıda bulunarak, ilk ataların doğmasına imkan yaratmışlardı. Sonrakiler Nommo’nun saygınlığını kazanarak, suyla yakın bağlarını korumuşlardı. İlk ölü insanı yedikten sonra, içlerinden bir tanesi suyu kusarak, seller ve havuzların şekil öncesi, beş nehrin kaynakları ve doğruların sularla toplumu temel yapılarıyla kurmuştur Nommo’nun Gemisi, Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan Dogon yerlilerinin mitolojisinde Sirius yıldız sisteminden Dünya gezegenine “gönderilenler”i ifade eden bir terimdir.  Nommo’nun gemisi terimi, Dogon inanışında, kimi zaman Sirius sisteminden Dünya’ya gelen maddi bir uzay gemisinden söz ediliyormuş gibi, kimi zaman da manevi anlamlar içeren bir sembol olarak kullanılmaktadır. Kuşaktan kuşağa aktarılagelmiş Dogon tradisyonuna göre, bu gemi, insan soyunun birer imalat olan atalarını içermektedir. Fakat atalar gemiye insan formunda değil tohum halinde koyulmuşlardır; geminin Dünya’ya iniş yolculuğu boyunca, embriyonun, insan cenininin ana rahminde geçirdiği oluşum evrelerini andıran çeşitli dönüşüm evreleri geçirirler ve gemi yeryüzüne konduğunda gemiden insan biçimine gelmiş olarak çıkarlar.  Altmış bölmeli bu gemi yalnızca ataları değil, yirmi iki kategoride sınıflanan “yaratılış unsurları”nı ve “kelâm”ı da içerir. Gemideki bölmelerde tüm varlık türleri ve “oluş usulleri” vardır; fakat bunların yalnızca bir kısmı yeryüzüne indirilmiştir, dolayısıyla insanlar yalnızca bir kısmını bilmektedir. Peki Dogon tradisyonunda Nommo’nun gemisiyle ilgili olarak belirtilen inanışlar nelerdir? * Tanrı Amma dört erkek insanı dört unsurdan oluşturdu.  * Amma bu dört erkek insanın dişi ikizlerini de yaptı. En yüksek gök katında imal edilen, yeryüzüne nakledilecek olan atalar dört çift idi. Bu dört çift insanlığın “Oğullar” denilen sekiz atası oldular. Onlar O-Nommo’nun oğulları olarak kabul edilirler. O nommo’nun plasentasının temsilcisi Sirius-A yıldızıdır.  * Bu “Oğullar” gemiye tohum halinde koyuldular.  * İniş hareketine geçmeden önce gemiye Sirius-B yıldızından po tohumu yüklendi. Amma’nın po’ya yerleştirdiği ve po’nun gemiye boşalttığı yaratılış unsurlarının oluşturduğu bütün 22 kategoriden oluşur.  * Amma, zamanı geldiğinde, tüm yaratmış olduklarıyla dolu gemiyi rahminden çıkarttı ve yeryüzüne indirtti.  * Gemi yeryüzüne sekiz dönemde (aşamada) indi. * İniş hareketi sırasında “parlayan Sirius-A yol gösterdi”. Yıldızların ilki, başlangıcı, en yüksek ‘Gök katı’nın merkezini kaplayan, “yıldızların direği” olan Sirius-B yıldızıdır; Amma’nın rahminden çıkan yıldızların sonuncusu ise, “alemin göbeği” ve “O-nommo’nun göbek kordonunu temsil eden” Sirius-A yıldızıdır.  * Geminin iniş yolculuğu sırasında insanlar Sirius-A’nın parladığına tanık oldular.  * Gemi, inişi sırasında bir ufuktan ötekine kadar tüm göğü kaplayan bir yay oluşturmuştu.  * Gemi yere konduğunda ise insanlar ilk kez Güneş’in doğuşuna tanık oldular.  * “Güneş doğduktan sonra Sirius yol gösterdi.” Güneş sistemimiz Sirius sistemi ile evlendi. * Oğullar en yüksek gök katından O-nommo ile çıktılar, iniş yolculuğunda anagonno-bile oldular, yeryüzüne konarken anagonno-sala oldular, yürümek için gemiden ayrıldıklarında ise “kişiler” haline geldiler. Gemi yere konduğunda dünyasal kirli toprak ile Nommo’nun saf toprağı karşılaşmış bulunuyordu.  * Geminin asılı olduğu zincirin ucu Amma’nın elinde bulunuyordu. Bu zincir, Amma’nın “Oğullar” ve soylarından gelenler arasına yerleştirdiği çözülmez bir bağdır.  * O-nommo aldığı kelâmı bağırarak bildirmesinden sonra, kelâmı insanlara aktarmakla da görevliydi.  * Geminin 60 bölmeli içeriğinden şimdiye dek insanlara ancak 22 kategorisi açıklanmış, verilmiştir. Kelâmın insanlığa gelecekte aktarılacak kısmı Dünya’yı değişikliğe uğratacaktır. Nommo “kelâm” günü yine ortaya çıkacaktır. Bir zaman gelecek, Sirius-B yıldızı vaktiyle po tohumunun parıldamış olduğu gibi parıldayacak ve belirli bir dönem boyunca görünür olacaktır. Bu bilgiler kitapta karmakarışık ya da olmadıkları için derleyerek yazmak istedim. Kitabın sonuna da yazar aldığı bilgilerin makalelerini eklemiş. Kısacası Dogonlar da bir Maya, Aztek, İnka, Sümer, Mısır medeniyetleri gibi temas almış bir kabile. Umarız ki bir gün bu temasların gün yüzüne çıkışını görebiliriz. O anlamda Dogonları öğrenmek güzel oldu. Fakat bu kitabı malesef ki tavsiye edemiyorum. Belki bu konuyla ilgili varsa başka daha anlaşılır ve okunaklı bir kaynak seçilebilir.
Sirius Gizemi
Sirius GizemiRobert Temple · Ruh ve Madde Yayınları · 199925 okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.