Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Devletin yönetimde, yargıda, işlerin güdülmesinde ya da benzeri konularda tebaanın fertleri arasında herhangi bir ayrım yapması caiz değildir. Bilakis ırk, din, renk ve benzeri özelliklere bakmadan herkese tek bir bakışla bakmalıdır. Bu iki madde, ister Müslüman isterse zimmet ehlinden olsun İslâm tâbiyetine sahip olan kimselerin hükümlerini beyan etmek için konulmuştur. Müslümanlara gelince, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, devlet dışında yaşayan ve tebaasından olmayan Müslümanları, devletin tebaasının sahip olduğu haklardan mahrum etmiştir. Zira Süleyman İbn-u Burayde'nin babasından şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasul SallAllahu Aleyhi ve sellem bir orduya yahut bir seriyyeye emir tayin ettiği zaman, hassaten ona Allah'a karşı takvalı olmasını ve beraberindeki Müslümanlara da hayır tavsiye eder, sonra şöyle derdi: Allah'ın adıyla, Allah yolunda gazveye çıkın. Allah'ı inkâr edenler ile savaşın! Gazveye çıkın ama haddi aşmayın, gadr (haksızlık) etmeyin, müsle (hakaret için cesetler üzerinde tahribat) yapmayın, çocukları öldürmeyin! Müşrik düşmanlarımla karşılaştığın zaman, onları üç haslete yahut sıfata davet et. Eğer sana icabet ederlerse onlardan kabul et ve artık onlara dokunma! Önce İslâm'a davet et, eğer sana icabet ederlerse onlardan kabul et ve artık onlara dokunma! Sonra kendi dârlarından (beldelerinden) dâr-ul muhaciruna (dâr-ul İslâm'a) ayrılmaya (hicrete) davet et ve onlara haber ver ki bunu yapmaları hâlinde Muhacirlerin lehine olan onların da lehine olur, Muhacirlerin aleyhine olan onların da aleyhine olur. Eğer ondan (beldelerinden) ayrılmayı reddederlerse onlara haber ver ki Müslüman Arabîler (bedeviler) gibi olurlar; müminler üzerine icra edilen Allah'ın hükmü onların da üzerine icra edilir ama onların ganimette (savaş yoluyla düşmandan alınan mal) ve feyde (savaş olmadan düşmandan alınan mal) hiçbir hakkı olmaz, Müslümanlar ile birlikte cihad etmeleri müstesna." (Müslim tahric etti.) Bu hadis, dâr-ul İslâm'a hicret etmeyen ve devlet tâbiyetine sahip olmayan kimsenin Müslüman olsa dahi tebaalık haklarına sahip olmayacağı hususunda sarihtir. Çünku Rasul SallAllahu Aleyhi ve sellem, Müslümanların lehine ve aleyhine olanların kendilerine de olması için onları İslâm'ın sultası altına girmeye davet etmiştir. Zira şöyle buyurmuştur: "Sonra kendi dârlarından (beldelerinden) dâru'l muhaciruna (dâr-ul İslâm'a) ayrılmaya (hicrete) davet et ve onlara haber ver ki bunu yapmaları halinde muhacirlerin lehine olan onların da lehine olur, muhacirlerin aleyhine olan onların da aleyhine olur." Dolayısıyla bu, bizim lehimize ve aleyhimize olanların onlara da olması yani hükümlerin onları daha kapsaması için hicret etmeyi şart koşan bir nastır.
Sayfa 26 - Köklü değişimKitabı okuyor
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.