Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

472 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Sâhici hayâtı resmeden başarılı bir eser
Üniversite hayatı hemen her şeyiyle kıymetlidir ama bu yollardan geçenlerin tasdik edeceği üzere mezûniyet ile birlikte gelen boşluk hissi çok ağırdır. Bir yetişkin olarak hayata atılmak, dış dünyânın nizamından kendine yer koparabilmek, iş güç peşinde koşup kendi yağında kavrulabilmek, ana babadan bağımsızlığını koparmak... Say say bitmeyecek bir liste bekler eski öğrenciyi. Bu listeyi ucundan kıyısından gerçekleştirecek motivasyon ne kadar kuvvetli olursa olsun kaçınılmaz bir bocalayış ile karşılaşır. Ama ne bocalama! Rayından çıkmış bir tren vehâmetinde olmasa da özgürlüğe kaçan kedi gibidir. Döner bir gün dönmesine ancak aç açıkta kalmıştır, osuyla busuyla mücâdele etmiş, hastalıkla boğuşmuştur. İşte, Solanin kahramanları aracılığıyla bu tablonun tahkiyesini ihtiva eden bir kurmaca. Hiçbir yaygara koparmadan olabildiğince gerçek. Hatta gerçeklik bâzı bâzı okuru mâzîsine sürükleyecek denli bu hayattandır. O yüzden benzer süreci sancılı ve travmatik bir şekilde yaşamışların ağzının tadını bozabilir. İkisi de birbirinden hassas ve çekingen olan Meiko ve Taneda okulu bitireli iki yıl olmuştur. Yâni hepi topu yirmi dört yaşlarında iki gencecik fidanlar. Fakat bâzı panellere gül dalına konmuş bülbül gibi iliştirilen "aman yaşlandık, pek de yaş aldık" sözleri benim penceremden fazla mübâlağalı gelmedi değil. Yine de bunun Japon kültürünün üniversite mezunlarına karşı takındığı beklentiyle de irtibatlandırmak mümkün görünüyor. Kitap boyunca yurt dışındakileri kıskandırmak gâyesini güder gibi verilen "Japonya da pek sâkin, terör olayı yok, işgal yok, istilâ yok, bizim güzel düzenimiz" minvalindeki cümlelerin uçuştuğu sayfalardan bu iki mutlu ülke yurttaşının altı senedir birlikte olduğunu öğreniyoruz. Meiko mezun olur olmaz bir ofiste çalışmaya başlar. Üniversite seneleri boyunca kendi grubunda gitarist olan Taneda ise yarı zamanlı işlerde çalışıp kendi çapında, çok sevdiği müziğe dâir herhangi bir teşebbüste bulunmaksızın yaşayıp gitmektedir. Yer Demir gok bakır. Her şey tekdüze. Bir gün Meiko, ofis hayâtına daha fazla dayanamayıp istifâ eder ve özgürlüğüne kavuşur. Ama "amaçsız bir özgürlüğün esasen sıkıcı olduğunu ... bir haftanın sonunda" anlar. Bu sayfalarda özgürlük ile başıboş dolanmak arasındaki farkın gerçekçi unsurlarla güzelce gösterilmesi oldukça başarılı. Birlikte yaşadığı sevgilisine "Eleştirirler diye ödün kopuyor! O çok sevdiğin şarkılarına laf gelsin istemiyorsun! Ama ister övsünler ister çamura atsınlar ancak değerlendirildiğin zaman kıymetin açığa çıkar." diye haykırır. Zurnanın zırt dediği yer bu noktadır. Çünkü akabinde Taneda, ona bile danışmadan işten çıkar ve kendini bir demo cd doldurmaya adar ve o sırada kader ağlarını örmeye başlamıştır. Kitabın sonunda öyle travmatik sayfaların sizi beklediğini söyleyecek olursam büyük bir yalan olur. Her şey yaşanır, gülünür, eğlenilir, evli evine köylü köyüne hesâbı herkes yoluna bakar. Tıkpı sâhici hayatta karşılaşıldığı gibi. Kurgu genel îtibâriyle oldukça durgun bir resim çiziyor. Nitekim kitap bittiğinde kapaktaki sâkin manzaranın ne kadar da münâsip bir tercih olduğunu idrak ettim ki dükkânda sırf kapaktan ötürü almak istememiştim... Bu durgunluk yazarın kaleminden ötürü değil, daha başta tasvir etmeye çalıştığım geçiş devrinin bir özelliği. Ama göz korkutmaya da gerek yok çünkü kurgu okuru hemencecik içine alıyor. Romanda büyük bir yer kaplayan yan karakterler Billy, Katou ve Ai-çan da kurguyu sevdiriyorlar. Bu üçlünün aynı zamanda kitabın mizâhî yükünü omuzladığını belirtmekte fayda var. Genel olarak çok sevdim. Şiddetle tavsiye ederim.
Solanin
SolaninInio Asano · Gerekli şeyler · 202367 okunma
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.