İster şehirli ister köylü, çeşitli toplumlardaki insanlar empati kurma, kibarlık, hatta aşk ve çevreleri tarafından ortaya çıkartılan zorluklarla şaşırtıcı bir şekilde başa çıkabilme yeteneğine sahip olduğu kadar kendi aralarında, diğer toplumlarla ve yaşadıkları çevreyle ilişkilerinde duygusuz biçimde zalimliğe, gereksiz yere sıkıntıya ve büyük ahmaklıklara yol açan inançlarını, değerlerini ve sosyal kurumlarını sürdürme konusunda da bir o kadar yeterlilerdir. İnsanlar daima akıllı değildir. Ayrıca yarattıkları toplumlar ve kültürler de insan ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmış ideal uyumlu mekanizmalar gibi görünmemektedir.