Bazen Shakespeare'nin elleri sihirli mi diyesim geliyor.
Bu eserinde büyük Dükü (abisini) sürgüne göndermiş bir Dük var. Abisinin kızını göndermez ve sarayında tutar. Kendi kızı ile birlikte yaşar yeğeni. Derken zaman geçer sarayın güreşçisi namı duyulan bir yiğide kafa tutar. O yiğit saraya gelir. Burada da Büyük Dükün kızını görür ve sevdalanır. Aslında olaylar biraz aşk ve hırs örgüsünde geçer.
-Artık daha fazla sabrım kalmadı.
Ama bu durumdan kurtumak için aklıma çare de gelmiyor.
-Aşkta da sözünüze böyle bağlı kalırsanız,
Sevdiğiniz kızı mutlu edersiniz.
-Ah bu nasıl bir dünya ki,
İnsanın sahip olduğu her güzellik
Zehir oluyor kendine.
-Görüyorsunuz, mutsuz olan yalnızca bizler değiliz.
Bu uçsuz bucaksız, evrensel tiyatroda
Bizim oynadığımızdan da acıklı sahneler var.