Gönderi

Yokluğun, yüreğimdeki bu yıldızsız, bu dipsiz, karanlık gece… Yokluğun, odamın duvarlarına astığım suretlerine bakarken, gözlerinde unuttuğum dalgın gözlerim… Yokluğun, yastığımda bıraktığın bu kimsesiz saç tellerin… Yokluğun, gönül bahçenden kopartıp verdiğin için soldurmayıp kuruttuğum ve tıpkı sevdam gibi sonsuzluğa mahkûm ettiğim bu kırmızı güllerin… Sırf kalemini değdirdiğin için atmaya kıyamadığım bu kağıtlar… Her an gözümün önünde sakladığım mektupların, peçetelere yazdığın şiirlerin, hediyelerini sardığın paket kağıtların… Sen gidince, hala sen kokuyordur diye üzerime giydiğim ve derin derin soluduğum giysilerin…
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.