Gönderi

İnsan olmanın birincil şartı kendine dürüst olmakla başlar ve öyle sürer. Ne kadar kendine dürüst olursan, o kadar çok insan olursun. Bunun en dinamik örneğini "ergenlik" dönemi olarak tabir edilen zamanda yaşanır, yaşadık. İlk önce fiziki sorgulamalar ile başlar, sonra içsel sorgulamalar başlar. İşte tam bu anlar insan olmaya başladığımızın göstergeleridir. Çünkü insan var olma ve varlığını ispat etme dürtüleri ile hayatın içinde yer alır. Ergenlik döneminde başlayan bu süreç hayat boyu devam eder. Farklı farklı evreler geçeriz, saçımızla, yüzümüzdeki sivilcelerle baş gösteren dürüst olma mücadelesi, ruh hallerimize etki ederek benliğimizi sarmaya başlar. İşte tüm her şey burada ortaya çıkar; ya kendini beğendirme hissiyatı ağır gelerek, kendisine dürüst davranmayı bırakarak yapmacık bir yol izler. Maddi manada estetik, manevi alanda yalancılık ile insan olma kabiliyetinden uzaklaşmaya başlarız. Yada kişi kendine dürüst olur ve önemli olanın insani duyguların gelişmiş olduğu idrakine vararak, kendine dürüst davranma yoluna girer. Kabulleniş ile dürüstlük aynı şeydir esasında. Yada aynı eksendedir desek daha doğru olacak. Nasıl göründüğümüzü, nasıl bir insan olduğumuzu kabul ederek -asıl olanın- insan olmak olduğunu anladığımızda, bu sorgularımıza vermiş olduğumuz cevapların dürüstlüğü kadar insan olacağız ve insan kalacağız. Demem o ki dürüst olalım, aslolanın zaaflarımızla ve eksiklerimizle var olmak olduğunun farkına varalım ve geçici olana değil bizimle kalıcı olana yatırım yapalım.
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.