Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsan "Batı"yı nasıl tanımlar? Tabii ki hepimiz bunun ne olduğunu biliyoruz: Her gün kullandığımız veya bir şeyler okurken rastladığımız bir terimdir; hatta kendi kültürümüzü tanımlamamızı sağlayan en önemli deyimlerden biridir -muhtemelen de bu en önemlisidir. Ancak "Batı" tamı tamına nedir? Üçüncü yüzyıl yazarlarından Herodianus, Doğu'yla Batı arasındaki ayrım çizgisini Anadolu'daki Toros Dağları'na yerleştirmişti. Çinliler Tang Hanedanı döneminde, Persler, Araplar ve Hintlilerin hepsine birden "Batılılar" gözüyle bakarlardı. Orta Çağ'ın Araplarına göre "Batı" sadece Kuzeybatı Afrika'ydı, yani Tunus, Cezayir ve Fas'a karşılık gelen el Mağrib'di. Yoksa "Batı" sırf bir bakış açısı meselesi midir? Malta'nın durumu, belki yüzeysel ama böylesi tanımların doğasındaki çelişkileri göstermesi bakımından kısa ve öz bir örnektir. Ada Afrika sahilinden uzakta Cezayir ve Tunus'un kuzeyinde yer alır, Maltalılar antik Fenike diline yakın bir Sami dili konuşurlar. Üstelik bu dil Fenike dili kendi anayurdunda sırasıyla Aramice ve Arapça tarafından silip süpürüldükten çok uzun bir zaman sonra burada ayakta kalmıştır. Ada sakinleri bir Doğu dinini benimsemişlerdir (Hristiyanlık) ama Allah'a yakarırlar. Peki bu nedenlerle Malta Avrupalı mı, Afrikalı mı, Asyalı mıdır? Elbette çok az insan Malta'nın "Batılı" sayılmamasından şüphe eder: Örneğin Malta, Avrupa Birliği'ne katılım başvurusunda (önemli ölçüde, bizzat Maltalıların çektirdikleri dışında) Türkiye'ninkini niteleyen hiçbir eziyeti çekmemiştir. Akdeniz'in karşı ucundan epeyi uzakta, Türkiye'nin doğusunda, başkentleri de Bağdat'la kabaca aynı boylamda bulunan iki ülke her zaman "Batılı" addedilmektedir: Gürcistan ve Ermenistan; oysa bunların iki yanındaki Türkiye ve Azerbaycan içinse nadiren böyle düşünülmektedir.
Sayfa 26 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.