Sefahate ve sanata gömülmüş olan zenginler ve soylular, köylüyü, evcil olduğu sürece dayak atılması, vahşileştiğindeyse bir kurt gibi avlanması gereken bir hayvan gibi görüyor, köylü için "boynuzsuz öküz" tabirini kullanıyorlardı. Erasmus'un sözleriyle, her türlü tiranlığın ayaktakımının egemenliğine tercih edilebilir olduğunu söylerlerdi. Zürich'te bir kanonda "Köyden gelene güven olmaz" yazıyor, Luther "melun, çapulcu, tehlikeli köylüler" gibi laflar yumurtluyordu.