Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

92 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap kısa öykülerden oluşuyor. İlk öykü ismi 'Sokak' Bu öykü bana şu son günlerde sürekli kafa yorduğum haksızlıklara, yapılan kötülüklere karşı sessiz kalmanın en korkunç şey olduğunu düşündürttü. Aslına bakacak olursak tek bir kişinin bir haksızlığa ses çıkarmasıyla ya da doğruyu savunmasıyla çok şey değişecekken herkes korkup kendi içine kapandığı için bir türlü toplumda adalet sağlanamıyor ve zulme uğrayanların yanında hiç kimse olmuyor ve dünyada kötülük giderek yayılıyor halbuki içimizde bulunan o minnacık iyiye sarılıp doğru olanı yapsak, mazlumun yanında bulunmaya çalışsak ona destek olmaya çalışsak belki de iyilerin sayısı artacak ve dünyada iyilik yayılmaya başlayacak. Bu öykü ile çok zorlanarak da olsa bir yerde kendi vicdanını harekete geçirebilmiş bir adam gördük ve onun sayesinde zulme dur dendi yani insanlık hala ölmedi. İkinci öykü ise; 'Kafesçi' Her zaman savunduğum bir şey var konuşabiliyorsan yani karşındaki ile iletişim halindeysen her şey çözülür bir şekilde çözülür aslında buna şahit olmadığım anlarda oldu yani konuşabildiğin ama karşındakinin seni anlayamadığı anlar ama yine de bu öykü ile gördüm ki ne olursa olsun bir denemek gerekiyor, ne olursa olsun iletişime geçmeye çalışmak gerekiyor..aksi halde karşındaki insanı iletişime değmeyen iletişim kuramayacağın bir insan yerine koyduğun zaman işler daha da kötüye gidiyor bu yüzden ne olursa olsun konuşmak derdini anlatmak en güzeli ve söz verdiğin bir insan varsa karşında o sözden vazgeçmiş olabilirsin insanız ve kararlarımız her zaman değişebilir ama karşındaki insana bunu söylemek zorundasın bu öyküde doğru iletişimin ne kadar önemli bir şey olduğunu tekrar görmüş oldum Diğer bir öykümüz 'hem aşık hem nişanlı' Bu öyküde aşkın insana her şeyi yaptıracağını gördüm. Aşkın birçok tarifini yapmışlar yıllardır ama bu öyküdeki aşk bana göre sanırım çocukça şeyler yapmak ya da gerçekten çocuk olabilmek hiçbir şey sorgulamadan çok çok büyük atraksiyonlu şeyler yapmadan sadece safça bir yerden bakabilmek sana karşı duran her şeye rağmen onunla olabileceğin olmak isteyen bir an aslında.. 'Eskicinin mapushane günleri' ise diğer bir öykümüz aslında biraz bana farklı hissettirdi çünkü şunu gördüm bir şeylere mecbur kalınca yani çıkmaz yola gidince her şeyini feda edebilecek durumda oluyorsun ama o çıkmaz durumdan çıkınca yani her şey tekrar yolunda gitmeye başlayınca kaybettiğin şeylere üzülüyorsun halbuki olmasını istediğin bir şeyi duasını ederken her şeyinden vazgeçebiliyorsun çünkü o an için tek önemli şey kaybetme ihtimalin olan o şey. Mesela bunu hastayken iyileşmeyi istemek gibi düşünebiliriz sağlığa kavuşunca önemsiz oluyor o sağlık ama hastayken hemen iyileşmek istiyoruz ve tek derdimiz bu oluyor. Kısacası elimzdekilerin kıymetini elimizde iken bilmek önemli ama aynı zamanda bir şeylerden vazgeçebildiğimizi de görebildim aslında önemli olan şey gerçekten vazgeçemediklerimiz kötü durumda vazgeçebildiğin şey aslında o kadar önemli değil. Kitaptaki son on iki hikaye ise 'Mumcu nine' ve 'El ayarı kaçınca'
Sokak
SokakErkut Demirel · 20173 okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.