Gönderi

saygıdeğer karıncaların hayatları yuvalarında başlar ve orada da biter; bu kararlı ve inatçı tavırlarıyla çok onurlu bir hayat sürerler. buna karşın insan, gelip geçici hevesleri olan, tutarsız bir varlıktır ve tıpkı satranç oyuncuları gibi hedefe ulaşmayı değil de, hedefe giden yolları daha çok sever. emin olamayız elbette, ama insanın ulaşmak için çabaladığı şey, hedefe giden bu yol olabilir; o da hayatın ta kendisidir zaten. aslına bakılırsa hedef, iki kere iki dörttür -yani bir formüldür- ama bu formül, hayatın değil, ölümün başlangıcıdır. insan, daima iki kere ikinin dört etmesinden az da olsa bir korku duymuştur; tıpkı benim duyduğum gibi. insanın uğrunda denizler aştığı, hayatını tükettiği hedefi, iki kere iki dörttür; ama öte yandan insanın korkusu, bu hedefe ulaşmaktır. çünkü ulaştığı an hedefsiz kalacağının bilincindedir. işlerini bitirip paralarını alan işçilerin gideceği yer meyhanedir, oradan da karakola düşerler nasıl olsa. alın size, en az bir hafta sürecek uğraş. peki ama bizler nereye gideceğiz? bu nedenle hedefe her varışta bir huzursuzluk duyulur. insan, hedefe ilerlemeyi sever, ulaşmayı değil; şüphesiz çok gülünç bir durumdur bu.
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.