Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Toplum Evliliği Kutsar, Aşka Karşı Çıkar
Toplum dediğimiz varlık, aşkın amacını yalnız doğurmak ve çocuk yetiştirmek olan sürekli bir birlik olarak kavramlaştırmakla, aşkın doğasına karşı çıkmış oluyor. Yani aşk ile evliliği özdeşliyoruz. Bu kurala uymayan her davranışı cezaya çarptırıyoruz. Cezanın şiddeti, topluma ve zamana göre değişiyor. Meksika'nın [uygunsuz] kadına verdiği ceza ölümdür. Çünkü bütün Hispanyalılar gibi, «Senyor» için ayrı, kadınlarla çocuklar ve yoksullar için ayrı ahlak kurallarımız var. Eğer aşkı gerçekten özgür bırakmış olsaydık, evlilik kurumunu korumak için aldığımız bu tür sert önlemler belki haklı görülebilirdi. Ama kişiye özgürlük tanımadığımıza göre, hiç olmazsa, evliliğin aşkı gerçekleştirmediğini de kabul etmeliyiz. Evliliğin amacı, aşktan çok ayrı olarak, yasal, toplumsal ve ekonomiktir. Ailenin dengesi ve güvenliği evliliğe dayanır. O evlilik ki, amacı toplum varlığını sürdürmekten başka değildir. Böylece, doğası gereği evlilik son derece tutucu kurumdur. Evliliğe karşı çıkmak topluma başkaldırmak sayılır. Ve aynı nedenle de aşk yaygın toplumsal değerlere karşı çıkan eylemdir. Kendini gerçekleştiren aşk, evliliği yıkar ve onu toplumun istemediği bir şeye dönüştürür: İki yalnız kişinin yarattığı öyle bir dünya ki, orada toplumun yalanlarına yer yoktur, zaman ve çalışma koşulları kaldırılmış ve bu dünyanın kendine yeterli olduğunu herkese duyurmuştur. Öyleyse, toplumun, aşkı ve onun en yakın tanığı olan şiiri aynı karşı tutumla cezalandırmasının, onları yasak, anlamsız ve olağandışı şeylerden saymasının anlaşılmayacak yanı yoktur. Öyleyse aşk ile şiirin, toplumun önyargılarına karşı kendilerini skandal çıkarma, suç işleme ve şiir söyleme biçimlerinden biriyle savunmalarını, zamanı gelince topluma başkaldırmalarını da anlayışla karşılamamız gerekiyor.
Sayfa 220-221
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.