Gönderi

–"Aydınlanma filozoflarına göre akıl ve bilgi bir kez yaygınlaştı mı, insanlık büyük gelişmeler kaydedebilecekti. Bu da bir zaman sorunuydu sadece. Akıldışılık ve bilgisizlik silinecek, aydınlanmış bir insanlık çıkacaktı ortaya. Bu düşünce batı Avrupa'da son birkaç on yıla kadar neredeyse tek geçerli anlayış durumundaydı. Ama bugün daha çok bilginin dünyada her zaman daha iyi koşullar sağladığına o kadar inanamıyoruz. 'Uygarlığa' yönelik bu eleştiri de zaten aslında bizzat Fransız Aydınlanma filozofları tarafından getirilmişti." –"Öyleyse onlara kulak versek daha iyi olurmuş. –"'Doğaya dönelim!' Uygarlık eleştirisinin sloganı işte buydu. Ama Aydınlanma filozoflarının doğa deyince anladıkları, neredeyse akılla aynı şeydi. Çünkü akıl insana doğa tarafından verilmişti. Oysa örneğin kilise ya da uygarlık böyle değildi. 'Doğa halkları'nın Avrupalılardan daha sağlıklı ve mutlu olduğu, çünkü uygarlıkla tanışmadıkları öne sürülüyordu. 'Doğaya dön' çağrısı Jean Jacques Rousseau'ya aittir. Rousseau'ya göre doğa iyiydi ve dolayısıyla 'doğal haliyle' insan da iyi bir varlıktı. Bütün kötülüğün kaynağı insanı kendi doğasından uzaklaştıran uygarlaşmış toplumdu. Bu yüzden Rousseau çocukların 'doğal' saflığını olabildiğince sürdürmek gerektiğini savunmuştur. Diyebiliriz ki çocukluğun kendi başına bir değer sayılması da Aydınlanma Çağı'nda ortaya çıktı.
Sayfa 359Kitabı okudu
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.