Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

98 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Video: youtu.be/LWM1UdaEz7o Avare Düşünceler. E. M. Cioran'dan okuduğum 5. kitap. Avare Düşünceler, 94 sayfalık güzel bir deneme kitabı. Kitapta; acı, adalet, akıl, arzu, aşırılık, aşk, birey, din, doğa, düşünce, fanatizm, halk, hayat, ıstırap, insan, intihar, kader, keder, kişi, kuşku, madde, melankoli, mit, nesne, nostalji, ölüm, özgürlük, özlem, ruh, sıkıntı, tanrı, tarih, toplum, ulus, ütopya, varoluş, yalnızlık, yanılsama, zevk ve zihin gibi temalarda çok güzel denemeler yer alıyor. Cioran, okurla sohbet eder gibi bahsi geçen temalarda etkileyici denemeler kaleme almış. İnsan ve toplum ilişkisini insanı derinden etkileyen dinamikler üzerinden yeri geldikçe de tekrar etmeden kaçınmadan okurun beğenisine sunuyor. Kitaptan bazı alıntılar: Sadece adı konmamış acılara ses oluyoruz; diğerlerini her an gizlice hazırlanıp bir sonrakine bağlananları barizlik sepetine fırlatıp atıyoruz (9). Bizde ölüm içgüdüsü yoktur (9). Nihai nostalji: Güneşle birlikte batmak (10). Nihai yorgunluk: Olası bütün dünyaları hayal ettiğini sanmak (10). Her kuşak başka şey bulmaya eğilimlidir (11). Her dönem kendi yaşam tarzını bir mutlaklık gibi yaşar (11). Bireyler kendilerini sonsuzluk karşısında değil, çağdaşları karşısında tanımlar (11). Bayağılıktan safça neşelenmeyi bilmeyen biri için hayatın hiç tadı tuzu kalmaz (12). Duygusal işlere karışmış aklın son lafıdır sıkıntı (12). Umut bulmaktır insanın tek umudu (13). Hayat: Maddenin şamatası ve deliliği (13). Kesin bir şey var: Hayatın hiç anlamı yok; ama başka bir şey daha da kesin: Sanki bir anlamı varmış gibi yaşıyoruz (13). Hayatı katlanılır kılan tek şey, herhangi birinin ıstırabıyla kimsenin rastlaşmamasındadır (15). Melankolinin tek eczası mezardır (15). İçgüdüleri hareket geçiren aptallık; genel olarak tarihin özel olarak her olayın tanımıdır bu (16). Dünyanın tüm zaafları tembellikten ya da ilgisizlikten değil, aşırı gayretkeşlikten kaynaklanır (17). Yaman bir çaba sonucu çöken karınca yuvasıdır toplum (18). Dünyaya katılmayı reddeden ne varsa içimizde odur ruh (18). Kendinin yamyamı olmaktan başkası gelmez elinden (18). Bütün kadavra olasılıklarımı tüketmiş, nasıl çürüyeceğimi hiçbir şekilde tahayyül edemez ve hiçbir tabutta yer bulamaz oldum sonunda (19). İnsanların eylem, hareket ve esinlerinin, tek tek değerlendirildiğinde hiçbir anlamı, hiçbir varlık nedeni yoktur; hep birlikte ele alındıklarında ise yine de "ilerleme" oluştururlar (19). Asla boyun eğmiyor olsak da aslında kendi varlığımızdan hoşnutuzdur (19). Herkesin yok olmasını her insanın gizliden gizliye dilemesi gayet mümkündür. Her kişinin gizil yazgısıdır, hemcinslerinden nefret etmek (19). Sorularımızın çözümlerini kitaplarda ve insanlarda boş yere aradıktan sonra geri dönüyoruz nesnelere (20). Kabullenmenin sonsuzluğudur ağaç; yapraklarının büyümesi karşısında olduğu gibi düşmesi karşısında da tarafsızdır (20). Ölümü kabul etmediğimiz sürece kendimize sorduğumuz bütün sorular çözümsüzdür (20). Kendi aşağılık hâlimizden daha derin, daha sahici bir şey yok bizde (22). Zihin, her referans sisteminin ortadan kaldırıldığı bir evrende hareket ettiğinde özgürlük iklimine kavuşur (22). Her arzu bir görünüm doğurur; her düşünce bir görünümü ortadan kaldırır (23). Yıllar boyunca biriktirdiğimiz bütün sıkıntı enerjiye dönüşseydi, evren kendisini harekete geçirmemiz karşısında şaşkına dönerdi (25). Bulutların gökyüzüne sımsıkı tutunması gibi tutunmalıyız toprağa: köksüz ve alçakça bir yanılsamayla (25). Hayat bir kazadır, daimi bir kaza; monotonlukla dehşet sürekli birbirinin yerine geçtiğinden gerçek sanılır (26). Hiçbir tanımda bulunmadığımız bir gün çaresizce uçup gider. Tanım yoksa hiçliğimizi geçersiz kılmaya çaremiz yok demektir (26). Ne pahasına olursa olsun önerme ihtiyacı hayatın ritmini zehirler (27). Her insan -berrak bilinçten yoksun anlarında, yani neredeyse tüm ömrü boyunca- sanki her şeyin başlangıcı ve sonuymuş gibi davranır (28). İnsan, mutlağın içinde açılıp saçılan bir tüydür; bunun bilincine vardığı anlar hariç. O zaman durup hareketsiz kalır; açılıp saçılamaz (28). Önem hissimiz deliliğe varır, insan deliliğe bilinç berraklığından daha yakındır (28). Her duygu kendisi olmayan şeyle yakınlık içindedir (29). Yanılsamalardan kurtulmuş bir kişinin benimseyebileceği tek davranış havailik ve feragattir (29). Zaman herhangi bir anlamsız iç çekişe şerh düşerek akar (30). Zihin, asla hayal etmediği şeyler arasında dünyada dünyayı inkâr ederken dünya olan her şeyin arasında erir (31). Bireyler -daha çok uluslar- üstünlük komplekslerinden mustariptir. Her birey ve her halk mutlak biçimde kendini tercih eder (31). Tarih, trajik bir ıvır zıvırdır (32). Bir düşünce artık düşünülmediğinde ölür. Ne var ki düşünme yeteneğinin sınırları ötesinde düşünüldüğünde de ölür (32). Zihin bir sığınaktır; ondan kaçan düşünce kendini açıkta bulur, uzamda kaybolmuştur ve duyarlılığın saçmalaşmasından daha fazla yitirmiştir metanetini (33). Her insanın bağrında bir cellat yattığından ve her bir insan kendi celladını derin ve bilinçsiz bir titizlikle beslediğinden ancak kendini kurban olmaya eğiterek soyluluğa doğru ilerlenebilir (33). Kendimizin esiri kalsaydık asla kendimizi bulamazdık (35). Zira her yerde tek bir hayat belirtisi vardır: Yaşamamanın kaçınılmaz zorunluluğu (35). İnsan hayvanca bir karıncadır (35). Kendi yerinde olan bir ruh uzamda yeri olmayan bir ruhtur; ruh ya delidir ya da yoktur (37). Avare dolaşmanın zevkinden daha yüce bir şey var mıdır (37). Hepimiz için olduğu gibi Âdem için de Havva ölüme götüren en uzun yoldur (37). Zira sayelerinde yücelmek istediğimiz nesneleri tabuta çevirir her berrak bilinç (40). Hiçbir içsel ayaklanma ölmez, ama hepsi de mağlup olmalıdır, zira bir tekinin bile mümkünü yoktur (41). Maddenin tarihi anonimdi; acının ortaya çıkışına dek de tarihten yoksundu (41). Vaktinde durmak her şeydir (42). Sadece vasatlık ebedidir (43). Kişinin eksiksiz ve telafisiz yalnızlığı kendininkinden başka bir hayatı tahayyül etme muktedirsizliğinden doğar (43). Başkasının varlığından daha zor tahayyül edilebilecek hiçbir şey yoktur (439. Tebessümlere hiç mola yok (44). Arzu insanı genel hiçliğin üzerinde tutar; ta ki sonunda yerçekiminin nihai erekliliğine -bu hiçliğe- düşmek için yeterince kuruyana dek (45). Zira yeryüzü gökyüzünden daha kesin değildir; bu nedenle soluk olarak içimizde kalan şey her ikisinde de payı bulunan bir belirsizliğe doğru kayar (45). İnsan sefaletin içindeyken zaruri olan arzular; zaruri olana sahipse ihtiyacı arzular; ihtiyaç duyduğu şeye sahipse gereksiz olanı arzular; gereksiz olana sahipse ahlaksızlığı arzular, dolayısıyla da yeniden sefalete düşer (45). Attığımız her adım bizi yok oluşumuza götürür; elverişli ve hoş bir koşulun yokluğunda uzandığımız uç budur (45). İnsanın bir anlam perdesi dokumayı başaramadığı marazi ürpertilerek kapılan her damar, her sinir, her hücre saz gibi titrer (46). Zamanın akışı içinde bir an için bile olsa düşüncenin ve kalbin yüce hedefi olmamış nesne ya da idea yoktur (46). Her türlü batıl inançtan aniden kurtulmuş yaban insan sürüleri hayal etmekte zorlanırım (47). Organların gizli çürümesi pıhtılaştığında ruhta bir melodi doğurur: keder (47). Yapacak hiçbir şeyin olmadığının öğrenildiği bir dünyada tek meşru faaliyet ağlamaktır (48). İnsanları sevmek ya da onlardan nefret etmek, onlara fazla önem atfetmek olur (48). Bir insan ancak kendisiyle dava ortağı olabilir (51). İnsanın elinden terleme yeteneğini alın; gözünüzün önünde derhal parçalanıp dağılır. Her bir kişinin meşguliyeti, esas mesleği sıkıntıdır. Sıkıntıyı ortadan kaldırırsanız tarih tamamlanır (52). Varoluş bir ütopyanın meyvesidir (52). Hayat hakikatin dışında çiçeklenir (53). Sinirlerim, üzerine tarihin halılarının serildiği akan gözyaşlarıdır (53). Istırabın olmadığı her şey -bir bakış, bir söz, bir kitap ya da bir ses- beni öldüresiye sıkar (53). İnsana hâkim olan ya da insanın asla hâkim olamadığı bütün tutkular arasında en saçması, en az denetlenebileni ya da rastgele bir anlama indirgenebileni tanrı tutkusudur (54). İlerlemenin inkârı olarak iç çekme (54). Tanrı bir yürek marazıdır (55). Sürenin kendi akışını beslediği ilave bir alçaklıktır her geçen an (57). Bir şey yapmak değil yaşamaktır en zoru. Güçlük arazdan değil, özden gelir (57). Düşünceyle eylemin arasında bir uçurum vardır (58). Bir kişide alçaklığın geniş yelpazesine yabancı, lekesiz bir asalet bulursak bu asalet o kişiyi saf hâldeki alçaklıktan daha aptal kılar (59). İnsan ancak kendisinin ne kadar aşağılık olduğunu bilmiyorsa kendisiyle barışıktır (60). Sıkıntı, herhangi bir inanç için yaşayıp ölmeyenlerin çektiği eziyettir (61). Ömrümüz boyunca yapıp ettiklerimiz hemcinslerimize karşı acımasızlıktır; sadece intihar kendimize karşı acımasızlıktır (61). İntihar eden kişi kendi yaşamının mutlak hâkimidir (61). Filozof kişi her türlü refah fikrini bayağı bulup reddetmelidir (62). Hayata her birimizi bir sürgün, tüm hemcinslerimizi de cellat yapar (62). Oluş: Varlığın sıklıkla tarzsızlaşma hâlidir (62). Zira her oyunda sadece oyun sonudur önem taşıyan (62). Fanatizm tarihin motorudur (63). Fanatizm bireyin taşkın öfkesini norm hâline getirir (63). Bizi bayağılıktan kurtarabilecek olan tek şey ateşli coşkularımıza gösterdiğimiz ironik yürekten bağlılıktır (63). Her idealde bir densizlik bulunur (63). Şeytan bütün melekler arasında en az filozof olanıydı (64). Dünyayı altüst etmek imkânsızdır; kabullenmek daha da imkânsız (64). İnsanlar iki kategoriye ayrılır: Edimlerinden sonuç çıkaranlar ile hiç sonuç çıkarmayanlar (64). Bahtsız kişi irrasyoneldir, tıpkı mutlu olan gibi (64). Hayatta varlık sürdürmeyi kabul eden her canlı varlık bahtsızlığını hak eder (66). Hayata dair her edim bir tercih edimidir, puta dönüştürülmüş bir görüntüdür (69). Vanlı olmak, özü gereği nesnelliği inkâr etmektir (69). Her tavra, hayata düşman olanına bile hayat bulaşmıştır (69). Mutlak tarafsızlıkla ölüm aynıdır; tarafsızlık ideali erişilmeze susamış sapkın bir kibir biçimidir (70). Gülmeyi ve ağlamayı öğrenmiş, aynı zeminde olmakla birlikte görünüşte çelişik bu idmanı çok pahalıya ödemiş bir hayvandır insan (70). Hayatın her anı bilinçsiz vahşettir (71). Kurt olmak isteyen kuzunun pişmanlığı; masalın tersine dönmüş kıssadan hissesi (71). Herkes kendinde olmayan keskin dişlerin hayalini kurar (71). Doğal sınırları aşan bir ıstırap gerçekliği gösteriye dönüşür (71). Kötülüğün zalim bakışını yumuşatan ütopyadır (72). Hayat tehlikeli bir arenadır, ölümün ve tanrısallığın pençeleriyle kuşatılmıştır, birinin ya da diğerinin kurbanı olarak düşene dek bu arenanın ortasında çırpınıp dururuz (729. Sadece var olandan nefret edebiliriz. Hiçliği son derece tehlikeli bir saplantı yapan şey bu işte (72). Olaylar zamanın tümörüdür; insanlar çürümenin failleridir; tarih ise çürümenin ta kendisi (73). Güçsüzlük keder verir, bir de bilgi. Yaratılan bunlar arasında kendi sınırlarının kefaretini öder (73). Verimli dönemler zihne zararlıdır (74). İnsanın özü her şeye karşıtlığında yatar (75). Derin olan her şey duyumdan türer; körü körüne inanış sinirli bir öfkelenmeden başkası değildir (76). Zihin ancak kuşku içinde gerçekten saftır (76). Cesaret bir şey yapmaktan değil artık bunu yapmamaktan hizmet etmeyi reddetmekten, hizmet etmek istememekten ibarettir (77). Esenlik arayan biri her şeyi ayakları altında çiğneyen kadar hoşgörüsüzdür (77). Hayat kuşkuculuğun daimi yasıdır (779. Bir şeye muktedir olan kimse her şeye muktedirdir (78). Sıkıntıdan bizi ancak bir mucize kurtarabilir (80). Coşkudan doğan her şey yanlıştır; kaynağını coşkudan almayan her şey de hayatın inkârıdır (80). Hayat kederin bile beslediği bir önyargıdır (80). Kostümler ve idealler sadece renk ve ad değiştirir (81). Hayat cenaze töreni vurgulu bir komedidir (83). Hayat, hiçbir müziğe girmeyen -ama bütün seslerin terennüm ettiği- bir melodidir (83). Ölüm belirgin bir sırdır (84). Yalanın ölümü üzerinde yeşeremez hayat (85). Her zafer kendini beğenmişliğe, küstahlığa ve entelektüel ufkun bütünüyle tahribine işarettir (85). Bize kendini gösteren her şeyi bize ait olmayan gözlerle görüyoruz (85). Sıkıntı, şiirsel bir ruhun pozitivizmidir; denk görüntüler arasındaki tatminsizliktir (86). İnsan, intihar imkânlarına sahip olup da bunlara değer vermediğinden bir tutunamayandır (86). İntihar, üzerinde susuzluğumuzun inlediği kilit vurulmuş bir çeşmedir (86). Hayat, kanaatin gündelik ölümüdür (86). Yirmi yaşındayken önemli insanların peygambervari yanlarını severiz; bu yan onların esininden, zaaflarından, coşkularından, içsel sarhoşluklarından kaynaklanır (87). Ölümü gözden gizlemeye çalışan her şey tamamen tarihsel bir varoluşa mahkûmdur (88). Gözü açılmış ruh, aşırı bitkin bir merakın meyvesidir (88). Dünyayla temasımız dünyanın inkârıdır (89). Her birey ve her kuşak bir yanılsama sermayesi gibi belirir (89). On sekiz yaşında bildiğimiz her şeyin doğduğumuz anda bilincinde olsaydık çok muhtemelen beş yaşında ömrümüze son verirdik (91). İnsan ne yaparsa yapsın, -kendi için- evrenin merkezi olmasını hiçbir şey engelleyemez (91). Yaşadığımız her şeyde aşkta, hastalıkta, umutta ve uykuda mücadele hâlindeyiz (91). Kaderin sillesini yemiş olanların nihai sığınağı kader fikridir (92). Dram, birey ile dünya arasında değil, birey ile önündeki sayfa arasında cereyan eder (92). İçgüdüler kesinliklere itiraz eder (93). Istırap, oluşun kaynağı ve mezarıdır (93). Hiçbir şey yapmadan böyle kalmak ve de mukadderatı düşünmek ne hoş (94). Mutlaka okumalısınız. :)
Avare Düşünceler
Avare DüşüncelerEmil Michel Cioran · sel yayınları · 2021283 okunma
··
899 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.