Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Boynu bükük öldüler Yılmaz Güney'in ilk romanı. Yılmaz Güney bu kitabı cezaevinde 16 aylık bir zaman diliminde kaleme almış. Bu Romanla 1972 Orhan Kemal roman ödülü kazanmış. Kitapta Yılmaz Güney ve Fethi Naci'ye ait önsöz var. Öldürülen bir baba ölen anne ve ortada kalan Halil Doğu'nun kan davaları gerçeği... Adana'ya gelen Halil ve Ağa'lık sistemi bunlar aslında bir çerçeve çiziyor kitapta nelerin geçeceği. Sayfa 21 de Halil'in ağaya olan bağlılığı çok İyi resmetmiş. Alıntı: Halil Ağa'nın ellerine sarılmış öpüyordu. Bu Kuru ve soğuk ellerin dudaklarına bıraktığı tat,yıllarca özlediğiydi. Bırakamıyordu, öpüyordu, yüzüne sürüyordu. Kitabın dili güzel konuşmalar ve şive iyi yansıtılmış, bir de cümlelerin bazıları şiir tadında. Halil'in Kamber'in evinde yemekte horoz üzerine kamberin ile eşinin yapmış olduğu tartışma Köy gerçekliğinin, yoksulluğun, kadın erkek ilişkisinin, ailenin yapısını gözler önüne seriyor. Boynu bükük köylüler Ağanın otoriter tavrı ve şiddeti, küfürleri, küçük düşürmeleri iyi işlenmiş kitapta sayfa 45 bunu çok güzel özetliyor. Alıntı:Ağasını tanımayan Allâh'ını da tanımaz. Ağanın yanında çalışmanın insan ömrünü nasıl çütütüğünü de okuyoruz. Ağanın köylünün üstünde büyük etkisi ve ağırlığı çok güzel yansıtılmış. Kitabın pastoral bir anlatımı var, betimlemeler var. Yoksulluk Hıdır denen köylü üzerinden çok İyi aktarılmış, Hıdır sevdalı ama yoksullul en büyük engel sevdasına kavuşmasında. Aşka engel yoksulluk. Kitabı okurken büyük yazar Yaşar Kemal okur gibi hissediyorsunuz. Bunun nedeni belki de nedeni iki yazar da aynı bölgenin insanı aynı sorunları dert edinmeleri. Ağanın her türlü uygulamayı köylüye yapabilmesi kitapta bir çok yerde geçiyor, mesela kadının namusuna el sürmesi gibi ve köylünün bu durumda bir şey yapamaması, kadının bir eşya gibi görülmesi ve istenildiği gibi davranılması kadına Bu coğrafyada umutlarına, sevdasına kavuşmadan ölen Hıdır. Umutsuzluğun yol açtığı göçler. Ağanın köylüye eğitim konusunda verdiği kötü nasihatler, aslında ağanın köylüğe nasıl baktığını anlayabiliyoruz. Ağanın konumu, eğitme nasıl baktıkları öğretmenle olan tartışmada görüyoruz. Köylünün eğitime önem vermesi, kurtuluşun bu yoldan geçtiğini anlatmaları güzel. Çukurova sıcağını, ırgatların çalışma koşullarını, çocukların kötü şartlarda yaşadıklarını, bölgeyi bölgenin insanlarını gerçekçi bir biçimde aktarmış. Halil ile Emine'nin sevdası da kitapta önemli bir yer teşkil ediyor. Fakat yoksulluk bu sevdanın da önünde en büyük engel. Köyden çıkmanın daha iyi koşulların olacağı şehir hayatının umudu bir taraftan,bir taraftan da köyde kalmanın toprağından ayrılmamanın burada doğup burada ölmenin verdiği sıkışmışlık. Köylülerin çalışma saatlerinin 16 saat olması, yorgunlu,uykusuzlu,motorların köye gelmesi köylülerin Aç kalma korkusu, askere giden evlatlarını bekleyen analar babalar, geleceğe olan umutsuzluk kitapta bölgeyiyansıtmak adına çok iyi aktarılmış. Ağanın kadının namusuna el sürmesi de aslında bize istedikleri her şeyi köylüden Tedirgin olmadan aldıklarını gösteriyor. Bunların gözünde köylünün hiçbir insanı vasfı taşımadığını gösteriyor. İşlenen bir cinayet öldürülen bir Ağa, ondan sonra cezalandırılan köylü yani karı koca ama cezalandırılma biçimi dehşet verici bana Madımak'ı hatırlattı. Çünkü burada da iki köylü yakılıyor. Birde köylünün nasıl cahil oluşu sinema üzerine yapılan diyaloglarda görüyoruz. Kadını namusu elinden alındıktan sonra yapılanlar aslında kadının erkek tarıfında ne tür muameleye, baskıya, dışlanmışlığa yol açtığını görüyoruz. Kitapta horoz dövüşü aslında bir çok şeyi anlatıyor, horoz dövüşündemköylüye yenilen ağanının horozu nasıl öldürdüğü tüyler ürpertici. Yılmaz güney Türkiye'de sinemasıyla bilinen bir kişi fakat yazarlığının da sineması kadar başarılı ve takdire şayan....
Boynu Bükük Öldüler
Boynu Bükük ÖldülerYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 20171,036 okunma
·
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.