Gönderi

"Şu tahtadan iskemle ve şu ahşap masanın konuştuklarını dinlerim de, iskemleye mi yoksa masaya mi hak vermek gerektiğini çözemem İlyas! İskemle der ki; evvel insan bozuldu, insanın bozulması sonra kahveye sirayet etti. Eski insanlar vefakârdı, ehl-i keyf ve dahi zevk-i selim sahibi idiler... Ne zaman ki insanlar bozuldu; içlerine kötülük ve hainlik düştü, kahve-hanenin tadı bozuldu; o vakit kahvenin de tadı bozuldu. Ne dostluğunda hayır, ne içindeki tatta vazgeçilmez bir lezzet kaldı... Masanın itirazı haklı görünüyor, Bu yorgun sehpa; nice insanla haşır neşir olmanın verdiği bilgelikle kabahati kahvede buluyor. Meğer evvel bozulan kahve imiş, özünü kaybeden kahvenin bir de sun'isi çıkmış; kahve delikanlılığını eriten sütle meşk eder olmuş, ne zamanki pişme vakti geldi, eski tadından eser yokmuş. Şimdinin kahvesi, eski insanların leziz sohbetlerine iştirak eden kahve olmadığı için, bu bozulmuşluk kahve bahanesiyle söyleşen insanlara da sirayet etmiş..."
Sayfa 123
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.