Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

bir şarkıyı en orta yerinden. hatta bir şarkının en orta yerinden. birbirimize yırtık yırtık bakmayı özlediğimi fark edince kulaklarım çınlamaya başladı ya da kulaklarım çınladıkça ben seni çok. öyle, dik dik bakma derdin sen bazı zamanlar ve ben gözlerimi senin orta yerine diktiğimi saklamak için ne yapacağımı bilemeden. çocukluğuma döndüğümden bahsederken belki de konu buydu. sakin çiçeğim, sakin olmalıyız. diyorum ki en orta yerinden. dik dik. ve dikişler çok sonra patladı. bak işte tam burada cümlelerin boğazını sıkmalıyım. beni affet. buradan aşağıya atlıyor birkaç kelime. kalabalığa karışıp cümle olacak. topluma girip paragraf olacak. büyüyecek ve kitap olacak. olacak da şairine otuz yıl yalnızlık tattıracak. ben sana bir şarkının en orta yerinde çiçeğim. burada cümleler biraz sana dair olsun. ben diyorum ki bir kalbi en titrek anında öptüğün için teşekkürler. benim yerime teşekkürler. şarkılar için teşekkürler. tüm bunlar için teşekkürler. hatta teşekkür için tüm bunlar. işte bundan bahsediyorum. böyle şeyler oldu ve ben o zamanların girdabından kurtulamadım. içimin bazı yanları hala sular altında ve ben böyle bir denizde yüzebileceğimi hiç sanmıyorum. affet beni. aşağıya atladıkça oluyor hep bunlar. diyorum ki ölmeyi kabullenmeden kalabalığa karışamıyorsun ve dünya zakkum ağacının kökü gibi kokuyor, hatta çocukları öldürüyor. işte tam da bu yüzden birbirimizden dünyalar yaratmalı, oralarda yaşamalıydık ve bunu yapamadık. işte burada kitaplar, işte burada şairler. işte burada birkaç kötü kokulu şiir. sen anlıyorsun beni. düzensiz cümleler bunlar çünkü bazıları aşağıya. daha da aşağıya ve dahası da var. daha çok şey oldu ve kalanların bir boka yaramadığı bir dünyada yaşıyoruz. o yüzden zehir ve o yüzden zakkum zaten. işte bu yüzden. çiçeğim, diyorum ki en iyi yalnızlıklar kalabalıklarda yaşanır ve ben bu curcunadan çok korkuyorum. ben sana bir kalabalığın en orta yerinde çocuğum. bazı zamanlar dünya birkaç saniyeliğine dursun ve olup biteni düşün istiyorum. affedilme sancısını para kazanamamış dilenci çocuktan öğrendim ve bunlar daha çok yeni oldu. diyorum ki ben sana çok kötü bir zamanın tam ortasında. daha zulmün duvarlarını öpmemişken. daha bir çukur kazmamışken. daha bir mermerin beyazlığına ağlamamışken. daha bir şey görmemişken öyle şeyler söyledim ve tam da bunun için affet beni. bak buradan da aşağısı var ve kelimeler aşağıya atladıkça cümleler de öylesine basitleşiyor ve ben içinde olduğum durumu hangi biriyle açıklayabileceğimi bilmiyorum. o yüzden bazı şeyler gibi ben de. bazı günler gibi ben de. bazı şarkılar gibi ben de çok kötüyüm. ben sana bir akşamın en güzel saatinde çiçeğim. bak burası kuyunun dibi ve parçalanma seslerinin vatanı burası. güzelliklerin ve artık güzel olmayışların. olanın bitenin. vatanı burası değilse de olsun çünkü sadece derinliğini değiştirebiliyoruz bu kuyunun. olduğumuz yerin dip oluşu katiyyen değişmiyor ve biz buna alışmalıyız. alışmak intihardan daha yaşlı. biz de bari buranın duvarlarını renklendirelim ve ben bir şeylerin başından. ta en başından. dikişleri yeni baştan atar gibi değil ama yine de bir şeyler için çabaladığımın fotoğrafını çeker gibi. çünkü inancın ömrü çok kısa bu dünyada. inancın bir mezarı yok. inanca yer yok buralarda ve biz birilerine bir şeyler kanıtlamakla ömrünü geçirmiş insanların çocuklarıyız. bir silsile başından beri kan sızdırıyordu ve baygınlığı bize vurdu bu kavganın. affet beni çocuğum. bir şeyleri bilmediğim için ve bazen böyle şeyler olduğu için. ben sana bir hayatın en başından çocuğum. büyüdükçe ve arzın duvarları genişledikçe renklenecek dünya, böyle öğreneceğiz. bu cümleyi dokuz kere okudum ve arkasına saklanmayı çok istedim. çünkü bazı cümleler uzun yıllar ile aynı boyda. bazı kelimeler haftalar sürüyor ve sen gülümseyince bazı dünya saatleri kalp krizi geçiriyor ama konumuz bu değil. özlemeyi bir eylem ile kanıtlamam gerekseydi oturur çocuk gibi ağlardım. bir trenin kalkış anına kadar da hangi vagona bineceğimi bilemem ve bu korku, bana uzun ağlama ayinleri bırakıyor. yeni sokaklar gördükçe evimi daha çok özlüyorum ve her yanında uyandığım insan beni bir nebze daha ürkütüyor. bir şeyleri ben işte tam da bu yüzden en başından almak istiyorum ama bu da. işte bu da olan biten gibi. bunun cevabını hepimiz biliyoruz. bu yüzden bir şarkının en orta yerinden ve en baştan çiçeğim. çünkü dünya her sabah yaşlanıyor ve her sabah biraz daha artıyor çınlama. bu çınlama seni bana çok. bu çınlama beni sana çok. biliyorsun işte.
·
3 artı 1'leme
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.