Bir KadınAnnelerin aslında kendi hayat görüşleriyle uyan ve iyi niyetleriyle verdiği tavsiyelerin, telkinlerin gelecekte çocukların davranışlarına olan etkisini anlatan bir kitap. Bir annenin çocuğunu kendince korumak için getirdiği kısıtlamaların zamanla çocukta korkuya dönüşmesi ve daha sonra bu davranışların çocuk için hayat pratiği haline gelmesine değiniyor. Anneler çoçuklarına düşkün olsalar bile aynı zamanda ihtiyaç duydukları sevgiyi, şevkati, güveni ve desteği şu ya da bu sebeple sağlayamayabilirler. Yaşadığı evde adeletsizlikle karşılaşan çocuklar bu güç dengesindeki adeletsizliği zamanla kendi ruhlarına işlerler. Mutsuzluk, huzursuzluk, toplum baskısı, kısıtlamalar, ahlak kuralları, adeletsizlik çocuğun içine kazanır ve daha çocuk küçükken dünyanın tehlikeli ve şiddet dolu bir yer olduğunu ve yeteri kadar güçlü olmazsa şiddetin kendisine de yönelebileceğini görür. Oysa dünya tehlikeli de olabilecek bir yerdir ama her zaman, her an tehlikeli değildir. Belki bunun ayrımını anlamak gerekir. Ancak kendi yaşadığı evde bunu gören bir çocuğun aradaki farkı anlaması daha zordur. Zamanla farkındalığıyla da ailesiyle olan o zorunlu sevgi bağlarının gittikçe azaldığını görür. O hengamede artık çocuğun annesiyle olan kavgasının bir önemi kalmamıştır.
Ben kendim için yorumlarsam: Büyüdüğümü ve değiştiğimi görmek annemin hoşuna gitmedi, ben de buna karşılık onun toplumsal değerlerini, ahlak normlarını, kazandığı parayı küçümsedim. Benim başkaldırım bu iken annemin isyanı her zaman diğerlerinden daha iyi olmaktı. Bu bağlamda ona hiçbir zaman yeterli gelemeyeceğimi fark ettim. Bu kitabı sevmemin sebebi ise kısa süre önce bende oluşan bu duyguları, düşünceleri tekrar hatırlatması.