Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sana kelimelerden kaleler yaptım. Hendekli, balkonlu, eflatun bayraklı, girişi saklı kocaman kaleler. Bir odasında bıraktım yüreğimi. Merasimsiz, habersiz, tantanasız ve beklentisiz usulca düşürüverdim elimden, olur da bulursan belki sevinirsin diye, öylesine. Sana harflerden sarmaşıklar ördüm; geceleri gözlerini kapadığında, uyku ile uyanıklık arası o tekinsiz aralıkta durduğunda, cinlerin meşveret alanında yapayalnız kaldığında koklarsın belki, hatırlarsın diye. Sana alfabeden kaftan diktim; azametle giyesin ve hiç üşümeyesin diye, kalın kadifeden, sırma ipliklerle. İşledim üzerine isminin baş harflerini, sessiz ve derinden, kimse bilmeden, sadece Yaradan’ın duyduğu bir yemin gibi. Sana noktalardan güller, virgüllerden bülbüller, ünlemlerden yaylalar, noktalı virgüllerden dağlar ve ovalar yaptım. Her bir imla işaretini özenle ekledim isminin büyüsüne. Çünkü sevmek, yeni bir dil inşa etmek demek. İki kişilik bir dil. Çünkü aşkın olduğu yerde muhakkak kelam vardır, sessizlik değil. Harfin olduğu yerde ise bir katre hüzün vardır, neşe değil. Mürekkep denizlerinde beyaz bir sayfa gibi yelken açtım. Cezalı bir öğrenci gibi yüz kere, bin kere, on bin kere alt alta ismini yazdım. Senin bile bilmediğin kelime oyunları yakaladım isminde. Harflerden fal baktım, hikâyeler yazdım kaderine. Rotasız, haritasız, bata çıka ilerledim. Kırk gün kara yüzü görmeden, kitaplardan burnumu çıkarmadan, insanlarla muhabbet etmeden yolunda gittiğim oldu. Gün oldu su aldı gemim, yaralandı. Ufuk çizgisinde güneş misali ışıldadı mütebessim yüzün. Her gündoğumunda yeniden sevdim seni, her günbatımında bir kez daha kaybettim.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.