Gece biter, sabah olur. Dünya yine insana yüzünü döner. Ne yapılacak işler biter ne de çözülecek meseleler. İnsan bu, endişeyle umudun arasında kendine bir yol tutturmak onun vazifesi. Bu vazifeden bir an şaştığında huzursuzluk kapıda bekliyor, mutsuzluk yapışıveriyor.
Dünya zaten bunun için hazır. O çok düşünmüyor insanı nasıl vazifesinden alıkoyabilirim diye. Sunduğu "imkânlar" insanı alıkoyuyor. Böylece "huzurda olmanın huzuru" ancak edebi metinlerde kalıyor.
Sabahı ve geceyi huzurda geçirenler, huzurla geçirenler, hayata daha başka bir eşikten bakıyor. Bir koku, bir tat alıyorlar ve onu kaybetmek istemiyorlar.