Gönderi
#aşkromanlarıokuyanihtiyar
Kitabın ismine bakıp, aşk romanı okuyacağınızı zannetmeyin dedikten sonra bu muhteşem eserde neler var hemen başlıyorum anlatmaya.
Bizler beton şehirlerde tüm karmaşanın içinde yaşayıp giderken, Antonio doğanın tüm büyüsü içinde ve onun bir parçası olarak günlerini geçirmektedir. Bu arada kitapları da unutmayalım. Kitapların içindeki aşkın derinliklerinde de huzur bulmaktadır.
Bir de belediye başkanından söz etmek gerekiyor. Daha önce görev yaptığı şehirde adı bir yolsuzluğa karışınca bu köye sürüldüğü söyleniyor. Anlatılanlara göre kendisi iyi niyetli biri olmadığı için köylüler de çok sevmiyor halbuki bir öncekini çok seviyorlardı. Kendisinin edindiği yaşa ve yaşat prensibiyle herkesin sevgisini kazanmıştı ama görevinde çok uzun süre kalamadı. Çünkü altın arayıcılarından birisiyle tartıştıktan iki gün sonra burada yazamayacağım denli kötü bir şekilde cansız bedenini buldular.
Antonio'ya dönersem sakin bir şekilde yaşamını sürdürürken, iyi bir avcı olduğu için kendisinden tehlikeli bir jaguarın peşine düşmesini isterler. İnsan ve doğa, sanki bir savaştaki iki taraf gibidir.
İnsan her zaman yıkıcı, doğa ise bu yıkıcılığa karşı hep bir mücadele vermek zorunda kalıyor yaşamda.
Kitabı okurken doğanın tam da içinde hissi veriyor ki, şehir hayatından yorulduğum bugünlerde iyi geldi kendi adıma. Diğer yandan insana dair yıkıcı ve hırs dolu duyguları da hatırlıyorsunuz.
Kitabın kapağını kapattığımda, kitapların gerçek yaşamdaki tüm olumsuzlukları unutturan o büyülü dünyasının ne kadar da değerli olduğunu bir kez daha anladım.
·
149 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.