İfâde özgürlüğünün can alıcı bir kısmını, kendine özgü hitap sahneleri içinde değişmeden açıkça söyle mek, -ile konuşmak, -den konuşmak, -e konuşmak anlamına gelen "açıkça söylemek" oluşturur. Hitapların hepsinde bulunan bu zımni toplumsallık, toplumsal hayatın -kendini gerçekleştirmek için eşitliğe dayanan şeyin- bir koşulu olarak özgürlüğü talep eder. Buradaki mesele, yeni küresel şartlar altındaki azınlıklaştırma süreçlerini yeniden düşünmek; dini, ırksal ve cinsel azınlıklara (bu "konumlar", kimliklerden çok, başkalarıyla ve temel ilkelerle ilişki içindeki yaşam biçimleri olduklarında) arasında ne gibi ittifakların mümkün olduğunu sormaktır. Belki o zaman, ırkçılığa, aynmcılığa, güvencesizliğe ve devlet şiddetine karşı muhalefetin, siyasal seferberliğin açık amaçları olarak kaldığı kümelenmeler bulabiliriz.