Sinem’in babaannesi her yıl aynı tarihte elinde bir defterle evden çıkar. Sinem merak ettiğinden sorar fakat babaanne onsekiz yaşına geldiğinde öğreneceksin der her seferinde ve nihayetinde o yaş gelmiştir artık. Evden çıkıp babasının köyüne mezarlığa giderler, babaanne defteri uzatır artık okumalısın sorduğun soruların cevabı bu defterde der, bizler de geçmişe dönüyoruz.
Gazeteci olan Emel’e bir cinayet haberi yapması için Mersin’e gitmesi gerektiği ve orada onu Deniz’in karşılayacağı bildirilir. Haberi gazeteye ileten Emre’yi bulurlar ve Serman’ın bıraktığı ses kaydını dinlemeye başlamalarıyla birlikte durum içinden çıkılmaz bir hal alır.
Serman neler anlatmıştı?
Derin, etkileyici, sürükleyici, psikolojik yanı ağırlıklı olan kitap, toplumsal çöküşün, çürümüşlüğün, sevgisizliğin ve çöken psikolojiyi okurken sorgulayıp empatiye gireceksiniz ve sonunda ben ne okudum böyle, diyeceksiniz.
Aklın ve duyguların karanlık dehlizlerine girilen #zihnimdekiler yazarken “beni en çok zorlayan, en güçlü eserim” diyen yazarımızın harika kalemiyle bu eseriyle tanışıp
iyi ki okudum dediklerimden oldu.
Kitap ve sevgiyle kalın...