Gönderi

508 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
İlkçağ Felsefe Tarihi 5
Ahmet Arslan
9/10 · 195 okunma
·
1 artı 1'leme
·
231 görüntüleme
Gizem Demircan okurunun profil resmi
“Bilindiği gibi Yunan felsefesinin Plotinos’a kadar olan döneminde, Tanrı ile evren arasındaki ilişkiler konusunda birçok farklı görüş ortaya çıkmıştır. Bu görüşlerden biri, Tanrı ile evren arasında herhangi bir ilişkinin varlığını reddeder. Bu görüşün en iyi temsilcisi olan atomcular (Demokritos ve Epikuros) Tanrı’nın evrenin ne fail nedeni, ne de ereksel nedeni olduğunu kabul ederler. Bir diğer görüş Tanrı’nın evrenin fail nedeni olmamakla birlikte ereksel nedeni olduğunu savunur ki, bunun da en ünlü savunucusunun Aristoteles olduğunu biliyoruz. Anaksagoras ve Timaios’un Platon’u ise Aristoteles’ten farklı olarak Tanrı’nın bir anlamda evrenin fail nedeni olduğunu kabul ederler. (…) Nihayet bir başka ve farklı görüşü, panteist görüşü temsil eden Herakleitos ve Stoacılar evrene, doğaya aşkın bir Tanrı’yı kabul etmezler, O’nu evrenin, doğanın içine yerleştirirler; ama O’nu bir öncekiler gibi yine bir Akıl, Logos olarak kabul ederler ve O’na evreni düzene sokma, onu akılsallaştırma görevini verdirirler. Öte yandan tüm Yunan düşüncesinde maddeyi yoktan var eden yaratıcı bir Tanrı kavramının hiçbir zaman var olmadığını biliyoruz. Böyle bir anlayış yukarıda sözü edilen hiçbir Yunan filozofu tarafından kabul edilmemiştir. Böylece bütün bu filozoflarda ortak olan genel tasarım, ezeli olan bir Tanrı’nın karşısında yine ezeli olan bir varlığın, maddenin, boş uzayın veya kaosun bulunduğu tasarımıydı. O halde ve bu anlamda bütün bu filozoflarda şu veya bu biçimde bir Tanrı-evren ayrımı, Tanrı-evren ikiliği görüşü mevcuttu. Buna karşılık Plotinos’un döneminde artık kesin olarak ortaya çıkmış ve kendini yavaş yavaş kabul ettirmeye başlamış olan Yahudi-Hristiyan evren tasarımı bambaşka bir aksiyomdan veya tezden hareket etmekteydi. Bu tez, Tanrı ile evren arasındaki yukarıdaki türden bir ilişkiyi veya ikiliği reddetmekteydi. Bu teze göre gerçek anlamda var olan, ancak Tanrı’ydı ve evrenin herhangi bir şekilde O’nunla karşılaştırılabilir veya O’ndan bağımsız bir varlığı yoktu; dolayısıyla o, ancak Tanrı’nın kişisel bir iradesi ve emri sonucu yoktan var edilen veya varlığa getirilen bir şey olmak durumundaydı.” (s. 79, 80)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.