Gönderi

120 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 16 hours
ANILAR DÜŞLER BAĞLAR MEKANLAR ÜZERİNE MÜKEMMEL BİR GÜZELLEME
Duygusal Adam Javier Marias Selâmlar Bütün külliyatını okumayı planladığım, Javier Marias ‘in ilk deneyimlerinden biri olan bir roman Duygusal Adam belki biraz daha geri planda diğer eserlerine göre haliyle. Madrid de doğmuş, Franco döneminde dezavantajlı bir gruba üye olan babanın oğlu ve aynı zamanda çevirmen olan yazarımız bence bu eseri otobiyografik detaylara yer vermiş. Metin ana kurgu olarak Madrid ‘de doğup büyümüş opera sanatçısı Napoli Aslan ‘ının bir iş gezisi sırasında trende karşısında oturan Bay Manur, Bayan Natalia Manur ve refakatçi Dato üzerine, dört yılın ardından bir düşünmenin eseri olarak oluşuyor. Bir de Berta var anlatıcının geçmişinden gelen flu bir aşkttır. Anlatıcı her karakteri ruhsal dünyasıyla topyekun anlatıyor. Kendisi de evrildikçe değişen benliğinin etkisinde bize işaret ettiği karakterin ve bağlanın da nasıl evrildiğini görüyoruz. Yazar nazarında bu zorunlu bir döngü gibi aksettiriliyor. Bu bir flash back ürünü olunca gerçekliğin sınırı, düş kısımları ayırmak yazarın üslubundan da dolayı müphem kalıyor. İnsanın yaşam rollerinin bir sarmaşık gibi sardığı öz ruhunu bulmak istiyor. Ruha ulaşırken, ruhu bir izbede aradığımız hissettiren sıradan devinimlerle örülü bir betimle sunuyor. Kendisi her ortamda bir tenör olmaktan bıkmıştır mesela, sokakta sıradan olmak ister. Bir deri gibi üzerine atılan bazı rolleri sıyırıp atmak ister. Bunu diğer karakterler adına da hissettirir. Onların dıştan görünen pürüzsüz ve imrenilesi hayatından -sarmaşıklara örülü bir özneden- ruhlarını bulmak ister. Anlatıcının hayatın ötesine açtığı bir pencere var, dört yıl önce bir trendeki fotoğraf üzerine bu kadar konuşmak bir sayıklamayı da andırıyor. Yeri geliyor gerçekten Bayan Natalia Manur var mı uyduruyor mu diye soruyoruz ama cevabı yok. Şu belki cevap olur: Yazar anlatının düşle olan bir göbek bağı olduğunu hep hissettiriyor okura. Kitabı zor kılan mesele kasıtlı ya da kasıtsız ee kim bunlar nereye gidiyor kurgu diye sordurmasın biraz bundan. Eş zamanlı bir bilinç akışı var, psikolojik ve fiziksel bir betimleme de var. Bir odaya bazen aynadan bazen yakından bazen de duvarın dibinden baktırıyor okura. Bütün bu detaylar sayfalar geçtikçe okurun kafasında devam eden imgelere dönüşüyor, bunları birbirine ekleye ekleye geçiyoruz yeni bir sayfaya. Anlatım hem okurun kafasında farklı sekmeler açarak sürüyor bir hem de bütün bunları bir araya getirme çabası oluşturuyor okurda. Gestalt kuramının “ bütün parçaların toplamından daha fazla ve daha anlamlıdır” ilkesini hatırlatıyor. Bu ilkeye göre her bölüm kendi başına gerçekleri barındırırken bir yandan da hepsinin bir araya gelişi bir toplamdan çok daha fazlası ediyor. Uyku. Düş. Ruhsal dünya. Hafıza. Bellek. Mekanlar. İnsanın gerekircilik içindeki konumu. Duygular. Bağlar. Kimlik. Benlik. Yaşamsal Roller gibi pek çok başlığa ev sahibi bir metin oluyor. Ölümle yüzleşme adına da nüanslar var. Hayatın an kesitleri arasında ilerleyen kişi her yeni anda bir önceki anın ölümüne tanık olmuştur. Ve zaman ilerledikçe bu an kesitleri yaşamın yeni anları etkisinde başkalaşır ve o her an bir unutuşta ölse de hatırlamanın doğurmasıyla reankarnasyona uğrar adeta.
Marcel Proust
Marcel Proust
‘un o zihin karıncalatan anlatımına yaklaşan bir kalem Marias bu benim için çok değerli. Sizlere de tavsiye ederim. Benim sıradaki Marias okumam
Kurt Mıntıkası
Kurt Mıntıkası
olacak inşallah. Kitapla Kalın
Duygusal Adam
Duygusal Adam
Javier Marias
Javier Marias
Duygusal Adam
Duygusal AdamJavier Marias · Yapı Kredi Yayınları · 2020257 okunma
··
96 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.