1921 Temmuz'unda Yunan kuvvetleri genel saldırıya geçip Türk kuvvetleri sürekli olarak geri çekilmeye başladığında bu güçsüzlük duygusu sadece Anadolu dışındakileri değil, Ankara'yı bile sarmıştı. Milletvekilleri kürsüden hükümeti ateşe tutuyor neden toprakların terk edildiğini öğrenmek istiyorlardı. M. Kemal 'in cevabı hiç de tatmin edici değildi: "Biz bütün maddi ve manevi kuvvetlerimizle düşmanlarımızı durdurmaya çalışacağız (...) şu nokta veya bu noktada durdururuz fakat memleketin heyeti umumiyesini müdafaa ve muhafaza etmek istiyoruz. Bazan muvakkat olarak bir kısmının düşman eline geçmesine razı olmak icap eder." Düşman Ankara'ya elli kilometre mesafeye kadar yaklaşmıştı. Milli Müdafaa Vekili Fevzi Paşa 22 Ağustos 1921 günü Meclis kürsüsünden, onbeş gün içinde düşmanın Ankara'yı tehdit edebilecek duruma geleceğini, dolayısıyla bir hafta
zarfında Meclis'in Kayseri'ye nakli gerektiğini açıkladı. Bir panik olduğu açıktı. Gidişin Meclisin kontrolunda disiplinli yapılmasını öneriyordu, aksi halde kaçış
ortamında paşaları kimsenin dinlemeyeceğini söyledi: "Paşa hazretleri emir verecek mi, kim dinler?"
Sakarya'da bir bozgun olduğu, Milli Mücadele'nin sona erdiği haberleri 22
gün 22 gece süren (23 Ağustos - 13 Eylül 1921) savaş sırasında bütün dünyaya
yayıldı. Aynı sırada Enver'in Batum'dan ordusuyla Anadolu'ya girdiği ve darbe
yaptığı haberi de ortalıkta dolaşır. O günler, M. Kemal'in de Milli Mücadele'nin de prestijinin içerde de, dışarda da en aşağı düzeye düştüğü zamandır.