sanki bu kentte böyle biri hiç var olmamıştı. Davasına kimsenin sahip çıkmadığı,
kimsenin yakınlık göstermediği, bir iğnenin ucuna yerleştirdiği sıradan bir sineği bile alıp mikroskop altında incelemeyi ihmal etmeyen doğa bilimleri
uzmanlarının dahi dikkatini çekmeyen bir yaratık, ömrünün son günlerinde
de olsa palto biçimine bürünmüş ışıl ışıl bir misafir tarafından ziyaret
edilmiş, yoksulluk içinde geçen kasvetli yaşamı bir an için bile olsa
renklenmiş, sonra da çarların ve dünyadaki diğer tüm hükümdarların
üzerine çöken felaket onun da karşısında belirmiş, yıllarca dairedeki
arkadaşlarının acımasız alaylarına sabırla katlanan Akakiy Akakiyeviç bir
hiç uğruna bu dünyadan sessizce göçüp gitmişti.