Hangi rengi karıştırırsan karıştır başka bir renk çıkar ortaya en göz alıcılığıyla. İnsanı insana karıştırmaktan hep korktu tarih, hep ayırdı , herkes kendi renginin dışındakini benimseyemedi tarihler boyunca ... Öyle bir kalemle tanıştım ki ,işte bu farkındalığı sundu ortaya ,tarihin gerçek ve bilinen yüzünü serdi ortaya, değişen bir dönem olmadı gördük bunu birkez daha ... Dil, din ,ırk ,mezhep, düşünce , ne olursa olsun bir olmayı beceremedi bu insanlık , sadece insan olmayı seçerek...
Üç dönem kadınıyla buluşuyoruz okuma akışımızda . Kederli yazgılarına teslim olmuş üç kuşağı temsil eden üç dişi insan...
Evlat acısını tatmış 59 da ama seksenlik nineler gibi görünen,huysuz bir kadın.Babaanne
Karnındaki bebeği ile dul kalmış,evlere temizliğe giden ,ruhu ellerinden daha çok aşınmış 36 yaşında bir kadın. Anne
Ve onlara tutunmaya çalışırken peşlerinden sürüklenen ,çelimsiz bedeniyle kara kuru 9 yaşında bir kız. Nazlı
Üç kişilik evde üç yalnız insan. İşte bu kız çocuğu bizlere eşlik ediyor ve anlatıyor yaşadıklarını ve Babaanne den dinlemeyi sevdiği masallı. Ah keşke masal olsaydı...
Cemre ile Bektaş ın aşkı ile başlıyor masal ve sadece aşk masalı olarak kalsaydı diyerek okuyorum masalın geri kalanını. Babaanne in dönemi ile dahil olduyoruz siyasi girdabın içine ,yaşananları okudukça tekrar tekrar can büküyor sanki her satırda .
Bir yandan dönemsel ve asla unutulmayacak yaşananlar, bir yandan kara kızın anne ve babaannesiyle yaşadığı gelişmelere eşlik ediyoruz. Masal içinde masal okumak tı maksadımız, ama masal bu ya yedi başlı yılan vardı her dönemin masalını kana bulayan!
Okurken kitabı elimden bırakmak mümkün olmadı, ama o araya serpiştirilen değerli şairlerimizin şiirleri serinletti yüreğimi.
Bu yoruma daha çok şey sığdırılır aslında , ama işte iyiki cesur kalemlerimiz var diyoruz... 
booktales 
Murat Durmaz
·
1 plus 1
·62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.