Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Bu arada o sıkıntıların, bunalımların sara hastalığının tam nöbet gelmeden önce (nöbet uyanıkken geldiyse) bir aşaması olduğu, gerilim sırasında beyninin bir anlığına aydınlandığı, yaşam gücünün olağanüstü güçlendiği gelmişti aklına. Bir şimşeğin çakması kadar kısa olan bu anda yaşam duygusu da, kendini algılaması da on kat artıyordu. Aklı, kalbi olağanüstü bir ışıkla aydınlanıyordu; tüm kaygıları, kuşkuları, tedirginliği sanki bir anda yok oluyor, müthiş bir dinginliğin, berraklığın, uyumlu bir sevinç ve umudun, eksiksiz bir idrakin içinde çözümleniyor ve açık nedenlere kavuşuyordu. Ama bütün bu saniyeler, bu şimşek çakması, hemen ardından nöbetin başlayacağı o nihai saniyenin (hiçbir zaman bir saniyeden fazla sürmüyordu) habercisiydi sadece. O saniye de elbette dayanılmazdı. Daha sonra, sağlıklıyken o saniyeyi düşündüğünde sık sık şöyle diyordu kendi kendine: 'Tüm bu şimşekler, aydınlanmalarla varlığımı en yüksek düzeyde hissetmem, kendi bilincime varmam, yani 'en yüksek düzeydeki varoluş' bir hastalık, normal durumumun bozulması değil de nedir? Öyleyse yüksek bir varoluş falan değil, tersine varoluşun en kötüsü sayılması gerekir.' Yine de giderek son derece paradoksal bir sonuca varmıştı prens: 'Bu bir hastalıksa ne olmuş peki? Bu anormal gerginlik ya sonucun kendisiyse, ya daha sağlıklı durumdayken hissedilen, hatırlanan o an en yüksek düzeyde bir uyum, güzellik anıysa? Ya şimdiye kadar duyulmamış ani bir doygunluk, uyum ve uzlaşma duygusu veriyor, yaşamın en yüce senteziyle vect halini birleştiriyorsa?' Bütün bu bulanık düşünceler, biraz zayıf olsalar da, son derece anlaşılır geliyordu ona. Bunun gerçekten de 'güzellik ve vect', 'yaşamın en yüce sentezi' olduğundan kuşku duyamaz, bunu aklından dahi geçiremezdi. Evet, o anda bazı hayaller görüyordu, ama bunlar bilinci bulandıran, ruhu çarpıtan haşhaş, afyon veya alkol gibi şeyler alındığında görülen olağandışı, boş hayallere benziyor muydu? Hastalıklı durumu geçtiğinde son derece sağlıklı bir yorum getirebiliyordu buna. Bu anlar tam olarak bilincin aşırı güçlenmesiydi: yani kısaca söylenirse, kendi varlığının bilincine varmakla birlikte, kendini son derece yoğun ve doğrudan hissetmek... Tam o saniyede, yani nöbet başlamadan önceki saniyede kendine açıkça ve bilinçli olarak 'Bu an için hayatını verebilir insan!' diyebiliyorsa, demek o an gerçekten de değerdi bütün hayatına. Ne var ki çıkardığı sonucun diyalektik bölümü üzerinde pek durmuyordu: Aklın körelmesi, ruhun kararması, budalalık bu 'yüce dakikaların' gayet açık sonuçları gibi geliyordu ona. Buna itiraz edecek hali yoktu elbette. Sonuçta, yani o anı değerlendirmesinde hiç kuşku yok ki bir yanlışlık vardı, ancak hissettiklerinin gerçekliği yine de bir ölçüde şaşırtıyordu onu. Gerçek karşısında ne gelirdi elinden? Gerçekten öyle değil miydi, gerçekten de o saniyenin, olanca yoğunluğuyla sınırsız bir mutluluk hissettiği o saniyenin, hayatına değeceğini kendi kendine söyleyebilmişti ya işte. Moskova'da buluştukları bir gün şöyle demişti Rogojin'e: 'Tam o anda şu olağanüstü artık zaman olmayacak sözü çok anlaşılır geliyor bana.' Gülümseyerek eklemişti sonra: 'Muhammed'in sara nöbeti sırasında Allah'ın katına çıkıp, devrilen testinin suyu boşalmadan döndüğü o an gibi bir andı bu.' Zaten Moskova'da çok sık buluşuyorlardı Rogojin'le ve yalnız bundan söz etmiyorlardı. 'Rogojin demin onun kardeşi olduğumu söyledi; ilk kez bugün böyle bir şey söyledi,' diye düşündü prens."
·
24 görüntüleme
Suhrekar okurunun profil resmi
Ne güzel anlatmış! Sara nöbetinin hemen öncesindeki, aklını ve kalbini olağanüstü bir ışıkla aydınlatan o bir saniyeyi, o güzellik ve vect duygusunu, o zamandan çıkmışlığı... Mirac'a bağlaması da ilginçti. O bir saniyelik coşkunluğu birkaç aylık bir zaman dilimine yayın, mani neymiş anlayın. Sonrasındaki depresyonun hak edilmişliğini de. Bilince müteallik her hastalık bu türden gelgitlerin dünyasıdır: "Bu bir hastalıksa ne olmuş peki? Bu anormal gerginlik ya sonucun kendisiyse, ya daha sağlıklı durumdayken hissedilen, hatırlanan o an en yüksek düzeyde bir uyum, güzellik anıysa? Ya şimdiye kadar duyulmamış ani bir doygunluk, uyum ve uzlaşma duygusu veriyor, yaşamın en yüce senteziyle vect halini birleştiriyorsa?"
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.