Geleneksel (modern öncesi) toplumların bu sorunu çözme biçimi, sonuca yetki bahşederek onu "doğrulayan" aşkın bir güce (Tanrı, kral gibi) başvurmaktı. İşte modernitenin sorunu da burada yatar: Modern toplumlar kendilerini otonom, kendi kendini düzenleyen toplumlar olarak algılar, dolayısıyla dışsal (aşkın) bir otorite kaynağına artık itimat edemezler.