Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
8/10 puan verdi
Mutlu olmalıydık, ama değiliz;o zaman biz de -mış gibi yapıyoruz...
~~~Bu, boşanması sırasında bir önceki kuşağın iki savaşın yıkımları konusundaki suskunluğunu tekrarlayan, yetmişli yıllardaki bir Emma Bovary'nin hikâyesi. Bu, terk edilmesinin öcünü almak için hazcılaşan bir adamın, kalbi kırık olduğu için sinikleşen bir babanın hikâyesi. Bu, anne babasına benzememek için her şeyi yapan bir ağabeyin, ağabeyine benzememek için her şeyi yapan bir erkek kardeşin hikâyesi. Bu, aşkta uğradıkları hayal kırıklığının öcünü almak için sonunda anne babalarının rüyalarını gerçekleştiren iki çocuğun hikâyesi~~~ Ocak 2008'de Paris'teki bir gece kulübünün önünde kokain çekmekten tutuklandığı sırada polis nezaretinde kaldığını anlatan yazar, hücresinde yatarken, büyükbabasının ona Cénitz'deki plajda çakıl taşlarını temizlemeyi öğrettiği tasasız günlerden, anne ve babasının boşanmasına kadar çocukluğunu yeniden yaşıyor; hazcı babası ile çalışkan, görünüşte geleneksel erkek kardeşinin çelişkili etkileri. Ve sonra Beigbeder ilk karşılıksız aşklarını hatırlıyor. Anılardan oluşan bu yama işi, o dönemin bir portresi olduğu kadar, sonunda maskesini düşüren kırılgan, özeleştirel bir adamın hikayesidir. Esprili, keskin, acımasız, kendini beğenmiş bir ironiyle, ama yine de hassas ve gerçek olan 'Bir Fransız Romanı' bir gerçeklik hikayesidir. Yazar, kayıp çocukluğunun izlerini takip ederek, modernlik ile geçmişin aynı anda ironik ve dokunaklı bir şekilde harmanlandığı otobiyografik bir okuma yaratır. Beigbeder'in çocukluğunun kayıp ülkesindeki cevap arayışı, onun ruhunu arayan bütün bir nesle hitap edecek, zira hala günümüzde de etkisini koruyan tespitleri ile. Anne babasının yaptığı hatalardan kaçmak isteyen bireylerin düştüğü hatalar silsilesi. ~~~Uçup giden zaman geri gelmez ve kaçıp giden bir çocukluğu tekrar yaşayamazsınız. Ama gene de... Burada anlatılanlar gerçekliğin ta kendisi değil, benim algıladığım ve el yordamıyla yeniden kurduğum şekliyle çocukluğum. Herkesin farklı anıları vardır. Yeniden kurgulanan bu çocukluk, yeni baştan yaratılan bu geçmiş bundan böyle tek gerçekliğim olacak benim. Yazıya geçen şey doğru haline geldiğinden, bu roman artık hiç değişmeyecek olan ve bugünden itibaren unutmayı bırakacağım gerçek hayatımı anlatıyor. Anılarımı buraya bir gardıroba yerleştirir gibi yerleştirdim. Bir daha buradan bir yere kıpırdamayacaklar. Artık onları sadece bu sözcüklerle, bu imgelerle, bu sırayla göreceğim; küçükken Mako kalıplarıyla yaptığım çabucak sertleşen alçı figürler gibi dondurdum onları~~~ Çok derinden etkileyen kitap, çoğu yerde düşündürücü cümleleriyle etkisi üzerimde uzun sürecek bir kitap. Yazarınin yine Fransız olması, yine çocukluk ve ebeveynler arası tutumlar yine bir Fransız yazara aşık olmam sanırım tesadüf olmuyor, gerçekten Fransız yazarlar beni hep düşündürüyor, sanırım Fransız edebiyatına ayrı bir zaafım var, kitapta da bazı yazarlara değinirken yazar da okuduğum Fransız yazarlar ve travmaları, yaşamları ve benim hepsinde başka bir yerinden seviyor olmam, yine başka bir Fransız okuyacak olmam:))) iyi ki yazmışlar, severek ve çokça etkilenerek okudum... ~~~Bu, intihar etmiş bir ülkede büyüdüğü, evliliklerinin başarısızlığından dolayı depresif bir ana baba tarafından yetiştirildiği için melankolik olan bir erkek çocuğun hikâyesi. Bu, kültürlü büyük taşra burjuvazisinin ölümünün ve şövalye ruhlu eski soyluluğun değerlerinin yok oluşunun hikâyesi. Bu, insanları kazandığına inandırarak iki savaş kaybetmeyi, sonra da, bu öneminde hiçbir değişikliğe neden olmuyormuş gibi yaparak sömürge imparatorluğunu yi- tirmeyi başaran bir ülkenin hikâyesi. Bu, yeni bir insanlığın ya da monarşist Katoliklerin nasıl küresel kapitalistlere dönüştüklerinin hikâyesi. Benim yaşadığım hayat bu işte: bir Fransız romanı~~~
Bir Fransız Romanı
Bir Fransız RomanıFrederic Beigbeder · Sel Yayıncılık · 201142 okunma
·
3 artı 1'leme
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.