Gönderi

Başka bir düşünce beni panikletti: İnancım için çağrı'mı alıyorum? İç sesim deli gibi küfrediyordu. Zihnim bana bu inanca geçmek istemediğimi söylüyordu. Şaka yapıyor olmalısın, hayır lütfen, bu delilik, kes şunu' diye düşündüm. Ardından: 'Sakın durmasına izin verme, bu çok güzel! Düşüncelerim umut ve dehşet ritminde birbirinin üzerine yuvarlanıyordu. Yumuşak kırmızı bir halının üzerinde oturmuş, sırtımı uçsuz bucaksız beyaz bir duvara dayamışken içimde 'bir şey' kök salmıştı. Büyük, uçsuz bucaksız ve bir türlü gitmeyen bir şey. Artık Ramazan ayında İran'daki bir camide neler olduğunu öğrenmek isteyen bir turist muhabiri değildim. Ben başka biriydim, başka bir şeydim. Kalbimdeki huzur bana Müslümanların küresel ailesine davet edildiğimi, artık ümmetin bir parçası olduğumu söylüyordu. Derin bir uykuya daldım. Rüya yoktu, sadece derin bir sessizlik vardı.
Sayfa 218
·
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.