Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Nefsin, saadete kavuşmasına mani olan en büyük perde, gaflet ve cehalettir. Nefis gafletten uyandırılır, saadetinin nelerde olduğu kendisine gösterilirse kabul eder. Nasihat ona tesîr eder. O hâlde önce kendi nefsine nasihat et ve onu azarla! Hatta onu azarlamaktan hiç geri kalma! Ona de ki: “Ey nefsim! Akıllı olduğunu iddia ediyorsun ve sana ahmak diyenlere kızıyorsun. Hâlbuki senden daha ahmak kim var ki ömrünü boş şeylerle, gülüp eğlenmekle geçiriyorsun. Senin hâlin, şu katile benzer ki polislerin, seni aradıklarını ve yakalayınca idam edeceklerini bildiğin hâlde zamanını eğlence ile geçiriyorsun. Bundan daha ahmak kimse olur mu? Ey nefsim! Ecel sana yaklaşmakta! Cennet ve Cehennemden biri seni beklemektedir. Ecelinin bugün gelmeyeceği ne malûm? Bugün gelmezse de bir gün elbette gelecek. Başına gelecek şeyi, geldi bil ! Çünkü ölüm kimseye vakit tayin etmemiş, gece veya gündüz, çabuk veya geç, yazın veya kışın gelirim dememiştir. Herkese ansızın gelir ve hiç ummadığı zamanda gelir. İşte ona hazırlanmadın ise bundan daha büyük ahmaklık olur mu? O hâlde yazıklar olsun sana ey nefsim! ... Hizmetçin sana itaat etmezse, ona nasıl kızarsın! O hâlde Allah (Subhanehu ve Tealâ)’nın sana kızmayacağın dan nasıl emin oluyorsun! Eğer Onun azabını hafif görüyorsan, parmağını aleve tut! Yahut kızgın güneş altın da bir saat otur! Yahut da hamam hararetinde fazlaca kal da zavallılığını ve dayanamayacağını anla! Eğer dün yada yaptıklarına ceza verilmeyecek sanıyorsan Kuran’a ve yüz yirmi dört binden fazla Peygambere inanmamış olursun ve hepsini yalancı saymış olursun. Çünkü Allah (Subhanehu ve Tealâ) her günah işleyenin cezasını çekeceğini buyuruyor. Kötülük eden, kötülük görür. O hâlde yazıklar olsun sana ey nefsim! Günah işleyince “Allah kerimdir, rahîmdir, beni affeder” diyorsan, dünyada yüz binlerce kişiye niçin zahmet, açlık ve hastalık çektiriyor ve tarlasını ekmeyenlere mahsulünü vermiyorsun! Şehvetlerine kavuşmak için her hileye başvuruyorsun ve o vakit Allah kerimdir, rahîmdir, istediklerimi zahmetsiz bana gönderir demiyorsun. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! Belki inandığını fakat sıkıntıya gelemeyeceğini söyleyeceksin. Fazla sıkıntıya dayanamayanların az bir zahmet ile bu sıkıntıyı önlemeleri lâzım geldiğini, Cehennem azabından kurtulmak için dünyada zahmete katlanmanın farz olduğunu , demek ki bilmiyorsun ! Bugün dünyanın bir miktar zahmetine dayanamazsan, yarın Cehennem azabına ve âhiretteki zillet ve alçaklığa ve kovulmaya nasıl dayanacaksın? O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! ... Senin bu hâlin, şu talebeye benzer ki; dersine çalışmayıp imtihan günü hepsini öğrenirim sanır ve ilim öğrenmek için uzun bir vaktin gerekli olduğunu bilemez. Bunun gibi pis nefsi temizlemek için de uzun zaman mücâhede etmek lâzımdır. Ömür boşuna geçince, bir anda bunu nasıl yapabilirsin? İhtiyarlamadan önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin ve sıkıntı çekmeden önce rahatlığın, ölmeden önce hayatın kıymetini niçin bilmiyorsun? O hâlde yazıklar olsun sana ey nefsim! Kışın muhtaç olacağın şeylerin hepsini, niçin yazdan hazırlayıp hiç geciktirmiyorsun ve bunları elde etmek için, Allah (Subhanehu ve Tealâ)’nın merhametine, ihsanına güvenmiyorsun? Hâlbuki Cehennemin zemherîsi, kışın soğuğundan az değildir ve ateşinin sıcaklığı, Temmuz güneşinden aşağı değildir. Bunların hazırlığında, hiç kusur etmiyorsun da âhiret işlerinde neden gevşek davranıyorsun? Yoksa Ahiret ve Kıyamet gününe inanmıyor musun? Kalbindeki bu küfrü, kendinden de mi saklıyorsun? Bu ise senin ebedî felaketine sebeptir. O hâlde yazıklar olsun sana ey nefsim!
Sayfa 141 - E-KitapKitabı okudu
··
58 görüntüleme
Kalb i Mecruh okurunun profil resmi
Cehennem azabından kurtulmak için dünyada zahmete katlanmanın farz olduğunu , demek ki bilmiyorsun ! 🫠
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.