Gönderi

ALLAH İLE ÜNSİYET VE ALÂMETİ
Abdullah b. Zeyd bir rahibe “Bana sabrın yolunu göster.” dedi. Rahip: “Bir an evvel yalnız kalmaya bak! Çünkü sen yalnızlığın tadını tattığında nefsinden uzaklaşıp yalnızlığa yakınlık hissedersin. Yalnızlık ibadetin başıdır, bu da ünsiyet hâlinde tefekkür ile olur.” Bunun üzerine râhibe: “Ey rahib! Kul yalnızlık hâlinde en azından neyi bulur?” diye sordu. O da: “İnsanların gönlünü yapmaya çalışmaktan rahata ermeyi ve onların şerrinden selâmeti.” dedi. Dedim ki: “Ey rahip! Kul Allah ile ünsiyet etmenin lezzetini ne zaman tadar?” Bunun üzerine o: “O’na karşı sevgi saf olduğunda, muamelelerde sırf O’nun için gerçekleştiğinde olur” dedi. “Peki, ey rahip, O’na sevgi ne zaman saflaşır?” dedim. O da: “İnsanın derdi yalnız taat olduğunda.” dedi. Ben de: “Peki muamele ne zaman sırf onun için olur?” dedim. O da: “Düşünce, niyet tek olduğunda” dedi ve sonra şu beyti söyledi: Seven nasıl uyur, hayret! Çünkü sevene her uyku haram Sonra şöyle dedi: Hayret ederim insanların hâline! Nasıl olur da senin yerine başkasını isterler! Hayret ederim kalplere! Nasıl olur da senin yerine başkasına ünsiyet ederler! İlâhî, sen mahlukâtından sana ünsiyet edenlere ünsiyet ettin, sana tevekkül edenlerin yeterliliğini onlara tahsis ettin. Sen onların vicdanlarını müşâhede edersin, onların kalplerinin esrarına muttalî olursun! İlâhî, sırrım senin katında âyandır. Sana kavuşmaya hasretim. Yakınlığının heybeti beni bürüdüğünde zikrinde ünsiyet bulurum. Dertler çoğaldığında senden amân dilerim ey âlemlerin Rabbi!
Sayfa 274
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.